Mehmet Emir Aksoy yazdı:
Ben Gurion Güzergâhı İçin Gazze Mi Boşaltılıyor?
Dünya ticaretinin ve petrol taşımacılığının kalbi hala Süveyş Kanalı’ndan geçiyor. Ancak her saldırı, her tıkanma, her sigorta krizinde aynı gerçek yeniden ortaya çıkıyor: Bu dar hat artık dünyanın yükünü taşıyacak kadar güvenli değil. Tam da bu zemin, İsrail’in yıllardır rafa kaldırmadığı büyük stratejik projeyi yeniden görünür hale getiriyor: Ben Gurion Kanalı. Akabe Körfezi’nden Akdeniz’e uzanan, kayalık jeolojik yapısı sayesinde Süveyş’e göre daha düşük bakım gerektirecek, 50 metre derinliği ve 200 metre genişliğiyle çift yönlü ağır gemi trafiğine izin verecek bir hat… Üstelik bu proje, İsrail–Mısır barış anlaşması imzalanırken dahi masadaydı; hatta kazı işinde nükleer patlayıcı kullanılmasının konuşulduğunu hatırlayanlar vardır.
Harita masaya açıldığında asıl kritik detay kendini gösteriyor: Kanalın Akdeniz’e çıkacağı nokta tam Gazze Şeridi’nin hizasına denk geliyor. Bu, İsrail için keskin bir tercih demek. Ya güzergâh kuzeye kıvrılacak ve maliyet katlanacak, ya da en kısa yol tercih edilecek ve Gazze hattı “yeniden düzenlenecek”. Son savaşta özellikle kuzey Gazze’nin sistemli biçimde boşaltılması, sadece askeri bir taktik değil; bölgenin gelecekte nasıl bir mühendislik projesine entegre edileceğine dair ipuçları da veriyor.

Bu tabloya şimdi BM’nin Gazze’nin idari ve güvenlik yapılanmasına ilişkin onayladığı plan eklendi. Uluslararası sistemin Gazze’de yeni bir düzeni fiilen kabul etmeye başlaması, demografinin ve coğrafyanın dönüştürülmesine sessiz bir meşruiyet sağlıyor. Bu, yarın başka projelerin —örneğin Ben Gurion Kanalı’nın önünü açabilecek bir siyasal iklim oluşturuyor.
Kızıldeniz’de artan saldırılar Süveyş’i kırılgan göstermeye devam ederken, İsrail’in bu projeyi “güvenli alternatif” olarak pazarlaması beklenenden daha kolay hale geliyor. Batı’nın askeri gemi hareketlerinde yaşadığı kısıtlar, ticari trafiğin maliyetinin yükselmesi, Körfez–Avrupa hattının her geçen gün daha riskli görünmesi; hepsi Ben Gurion Kanalı’nın stratejik değerini büyüten faktörler. Bir yanda kırılgan Süveyş, diğer yanda İsrail’in kontrolünde güvenli, derin ve çift yönlü yeni bir koridor…
Tüm bu değişkenler birleştiğinde ortaya şu kritik soru çıkıyor: Gazze’de yaşananlar sadece askeri bir operasyon mu, yoksa uzun zamandır haritalarda duran Ben Gurion Kanalı’nın mümkün kılınması için atılan sessiz adımlar mı?
Okuyucu bugün bu soruyu fazla iddialı bulabilir; fakat bölgedeki jeopolitik işaretler, adım adım aynı istikameti gösteriyor. Gazze’nin demografisi, BM kararları ve deniz ticaretindeki kırılganlık bir araya geldiğinde, haritanın yeniden çizildiği çok net. Ve bu yeni çizgi, Akdeniz’e uzanan o projenin tam gölgesinden geçiyor.



