Ankara, Frigya dilinde ve Yunancada "Anküra" olarak bilinir ve gemi çapası anlamına gelir.

Ankara'nın adı, efsanelere göre Frig Kralı Midas'ın bir gemi çapası bulduğu yer olmasıyla da ilişkilendirilir. Büyük İskender'in Doğu Seferi sırasında Ankara'ya geldiği kaydedilmiştir. Ankara'da bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen bazı paralarda da gemi çapası figürü bulunmaktadır.

Frigler, Galatlar ve Romalılar tarafından "Anküra" olarak bilinen şehrin adı, Latin harfleriyle yazıldığında "Ankyra" ve "Ancyra" olarak geçmektedir. Daha sonra Türklerin Anadolu'ya gelmesiyle birlikte Ankara, Engürü ve Engüriye olarak da adlandırılmıştır. Batı dillerinde ise "Angora" olarak bilinmektedir. Osmanlı kaynaklarında da 16. yüzyıla kadar "Ankara" adı kullanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, 28 Mart 1930 tarihinde yabancı ülkelerden Türk şehirleri için Türkçe adların kullanılmasını resmen talep etmiştir. Bu talepten sonra posta idaresi, Angora olarak adreslenmiş mektupları Ankara'ya ulaştırmamış ve bu sayede Ankara adı yaygınlaşmıştır.

Frigler, Galatlar ve Romalılar tarafından "Anküra" olarak bilinen şehrin adı, Latin harfleriyle yazıldığında "Ankyra" ve "Ancyra" olarak geçmektedir. Daha sonra Türklerin Anadolu'ya gelmesiyle birlikte Ankara, Engürü ve Engüriye olarak da adlandırılmıştır. Batı dillerinde ise "Angora" olarak bilinmektedir. Osmanlı kaynaklarında da 16. yüzyıla kadar "Ankara" adı kullanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, 28 Mart 1930 tarihinde yabancı ülkelerden Türk şehirleri için Türkçe adların kullanılmasını resmen talep etmiştir. Bu talepten sonra posta idaresi, Angora olarak adreslenmiş mektupları Ankara'ya ulaştırmamış ve bu sayede Ankara adı yaygınlaşmıştır.