Meral Akşener Ülke Gündemini Değerlendirdi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV’de yayınlanan Teke Tek Programında Fatih Altaylı’nın canlı yayın konuğu olarak, ülke gündemini ve son gelişmeleri değerlendirildi.
Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
AĞUSTOS KONGRESİ SON DERECE DEMOKRATİK BİR KONGRE OLDU
Biz yeni bir partiyiz ve eski siyasi geleneklerimizde varolan hastalıkları yaşamamaya gayret eden bir siyasi yapıyız. Demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz, hepimiz otoriter yapıların içinden geldik. Türkiye gittikçe siyasette otoriterleşiyor, gördüğüm nefes almanız izne bağlıydı. Ben otoriterleşmemeye gayret ediyorum, demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyorum. Kongrede önce blok liste yapıyordum orada bazen niye böyle oldu kırgınlıkları oluyordu onu değiştirdik tamamen çarşaf liste yaptık. Genel Merkez bir anahtar liste yaptı. Ben hiçbirine karışmadım. Üç ayrı anahtar liste çıktı. Bana göre Ağustos kongresi son derece demokratik bir kongre olmuştu. Bir el yazısı liste döndü. İki arkadaşımız o el yazısı listenin içerisine yazıldı. O listeyi kimin yaptığını gerçekten bilmiyorum. Orada iki arkadaşımızın ismi var ikisi de olmayacaklarını biliyor zaten. Çünkü arkadaşlarımızdan biri benden Grup Başkanlığını talep etti. O liste olay haline döndü. Fakat o listeler arkadaşlarımızın sinirlerini bozdu ben hepsiyle birer birer konuştum. Belli bir noktaya geldik umuyorum bundan sonra basını, Türkiye’yi kongrelerimizdeki meselelerle meşgul etmeyiz.
BENİM KİMSEYİ İŞARET ETMEK GİBİ BİR GERÇEK DIŞILIĞA KAPILMAM MÜMKÜN DEĞİL
Ümit Özdağ benden Grup Başkanlığını talep etti ben de kendisine hayır demedim. Ben hazırladığım listenin birinci sırasına Orhan Çakırlar’ı koydum, orayı boşalttım. Bu el yazısı listede Sayın Özdağ ve Koncuk’un isimleri vardı, onlar GİK listesinde olmadıklarını biliyorlardı. Sayın Özdağ bu arkadaşlarımızın arasına katıldı. Niye sinirlendiğini anlayamadım ben, GİK’le onun bir ilgisi yok. Bu arkadaşımız Buğra Kavuncu’yu kendi yerime hazırlıyorum kanaatine kapıldı. Bu fikri nerden kapıldığını hiç bilmiyorum. Bir partide genel başkanlık makamı boşaldığı zaman birçok insan onun için yatırım yapar. Oluşan kurumsal yapının içinden seçilir genel başkanlar. Benim kimseyi işaret etmek gibi bir gerçek dışılığa kapılmam mümkün değil. Ben Ümit Özdağ’a bu bilgiler nerden dedim, o da devletin bazı kurumlarını söyledi, jandarma, askeriye ve MİT’ten aldığını söyledi. Bende bu kurumların başındaki kişileri aradım ve sordum, bu bilgilerin sizde olduğu doğru mu? Arkadaşlarımız geri döndüler ve Sayın Özdağ’ın ağzından yazdığım o kayıtların, o bilgelerin onların sistemlerinde olmadığını söylediler. Siz bir il başkanına Fetöcü diyorsanız genel başkanınızla bununla ilgili bir çalışma yapıyorsa, böyle bir şey yokmuş diyorsa orada onu kapatırsınız. Yine inanmazsanız gidip savcıya şikayetçi olursunuz. Fetö bir terör örgütüdür, terör örgütünün sempatizanı, yardımcısı derseniz birisine siz bunu ispat etmek zorundasınız. Bunu yapmak yerine birinin arkasından konuşursanız o zaman bu iftira olur, bunların da elbette bedelleri vardır. Yanlış olan kısmı bu. Kendisi devlet gerçek bilgeleri vermemiştir diyerek devlete de yalancı demiş oldu. Devlet doğru bilgi vermez iddialardan bir tanesi bu. Başka arkadaşlarımız da itirazlarını dile getirdiler ama kimse kimseyi Fetö’cü olmakla, hainlikle, terör örgütü üyeliği ile suçlamadı.
Sayın Özdağ benden randevu talep etmedi. Bu konuda arkadaşlarımızın hepsiyle görüştüm ama Sayın Özdağ’ın zaten bulunmadığını bildiği halde herkesten daha fazla bağırmasını ben anlamadım. Benim konuşması gerekirken tam tersine asabi bir şekilde benim adım nasıl olur çizilecekler listesinde diye böyle yaptı. Ben bizi izleyen bütün seyircilerinizden özür diliyorum bu konularla meşgul ettiğimiz için. İnsanlar aç onları konuşmamız gerekirken bir eli yağda bir eli balda hem itibar gören hem çok imkanlara sahip kişilerin egolarını konuşmak çok ayıp geliyor bana. Bu arkadaşımız giderdi tekrar imza toplardı aday olurdu, kazanırdı olurdu biterdi. Orada açlık varken bu şımarıklıklara hayır diyorum ben. İnsanlar sinir krizi geçiriyor, aç insanlar, siftah yapamayan insanlar. Biz milletimizin derdini dinlemeye devam edeceğiz, biz bu partiyi onun için kurduk. Yapılmayanı yaptığımız için İYİ Parti konuşuluyor. Biz grup toplantımızda vatandaşın dertlerini dile getiriyoruz, çözümlerini ortaya koyuyoruz iktidara al bunları yap diyoruz. Biz yeni bir dili inşaa ediyoruz.
HDP İLE ANAYASA ÇALIŞMASI YAPTIĞIMIZ KESİNLİKLE YALAN
HDP ile Anayasa çalışması yaptığımız kesinlikle yalan. Nuri Okutan zaman zaman TÜSES’in çalışmalarına katıldı. Burada Saadet Partisi, CHP ve HDP oturmuş bir anayasa hazırlamış, süre ne kadar? 1,5. Bu ülkede 1,5 ayda bir anayasa hazırlanabilir mi? Saadet Partisi’nden yalanlama geldi, ben dedim ki, kesinlikle böyle bir şey yok. Daha ilginci HDP açıklama yaptı böyle bir şey yapmadık diye. Bu arkadaş bir de AK Parti ile anayasa hazırladığımızı söyledi. Ömer Çelik ve Uğur Poyraz biraraya gelmişler bir anayasa hazırlamışlar. İlginç bir şey oldu Ömer Çelik bey bu arkadaşa yalancılıktan tutun ahlaksızlığa kadar her türlü hakaretleri yaptı Ömer Çelik beyin söylediğine herkes inandı. Bu tarafta dört partinin üste düzey isimleri yalanlamış ama bu arkadaşımız bu yalanlamalara inanmıyor. Anayasalarımızın ilk dört maddesindeki hassasiyetimi bütün akademik dönemimde bütün öğrenciler bilir. Sayın Kaboğlu’nun hazırladığı anayasada 4 maddenin değişikliği olabilir ben onu bilemem ama benim böyle bir şeye olumlu bakmam, böyle bir konuda buyurun kardeş demem mümkün değil. Türkiye’de benim bildiğim başı sonu varolan taslak olarak anayasa metni bir Ergun hocanın bir de Sayın Kaboğlu’nun hazırladığı.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE SAYIN ERDOĞAN’IN GÜÇ TUTKUSU YÜZÜNDEN GEÇTİK
Biz partili cumhurbaşkanlığı sistemine Sayın Erdoğan’ın güç tutkusu yüzünden geçtik. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye fakirleşmiş. Hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde, demokrasinin tam uygulanmadığı yerde ekonomi iyiye gitmez yatırım olmaz Durmuş Yılmaz Bey’in söylediği bir cümle vardır ekonominin patronu güvendir, güveni demokrasi sağlar. Türkiye’de bunu düzeltmek amaçlı bir yol tutulacaksa elbette destek oluruz. Batı ile savaşmışsınız ama sonuçta Batı’nın oluşturduğu medeni alana dahil olmaya başlamışsınız. Pazar olarak da Avrupa Birliği önde, Avrupa Birliği’nin üretmiş olduğu hukuk, adalet, demokrasi gibi kavramları illa AB’nin dayatmasına gerek yok. Coğrafyayı ekonomik coğrafya olarak tanımlıyoruz, 21 trilyon dolarlık bir alan var. Önüne gelenle kavga etmeye gerek yok, parmak sallamaya gerek yok bu çerçeve içerisinde reform yapılacaksa elbette biz destek oluruz ama Partili Cumhurbaşkanlığı ile istediğiniz reformu yapmaya kalkışın olmuyor, bu zihniyetin değişmesi lazım. Biz makulü temsil etmeye çalışıyoruz, kutuplaşmaları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz, burada kalmaya devam edeceğiz.
BU ABDÜLHAMİT GÜL ÜZERİNDEN REFORM YAPAMAZSIN DEMEKTİR
Aldülhamit Gül’ün hukukla ilgili reform yapılacağını söylediği açıklaması üzerine Sayın Erdoğan destek verdi ve ekonomiye dair reformların yapılacağını söyledi. Böyle denilince doğal olarak bir makas değişikliği mi oluyor diye baktık. Bunun üzerine Çakıcı Sayın Kılıçdaroğlu’nu tehdit etti. Orada AK Parti’nin hem genel başkanı hem yöneticileri sus pus oldu. Arkasından Bahçeli, Çakıcı’nın dava arkadaşı olduğunu söyledi. CHP suç duyurusunda bulundu. Ama bir şey daha oldu, ilk defa bir siyasetçiye yapılan tehdit ve hakarette bir başka siyasetçi o tehdidin arkasında durdu. Bunu sorduklarında ben dedim ki, bu tehdit kızım sana söylüyorum gelinim sen işit, bu Abdülhamit Gül üzerinden reformu yapamazsın demektir dedim. Bu arkadaşların hiçbiri Sayın Erdoğan’ın bilgisi olmadan kendi kafalarına göre bir şey yapamazlar. Bülent bey ipin ucunu kaçırmış olabilir ama bu makas değişikliğine dair kanaati işar etmiştir. Ben Sayın Cemil Çiçek’in her söylediğini aşırı dikkate alırım hem devlet ciddiyeti vardır hem vicdan vardır kendisinde. Ben demiştim ki, Erdoğan bunu ölçer biçer getirisi ile götürüsü arasında fark varsa olur size açılım saçılım. 28 Şubat’a kadar açılım devam ederken 28 Şubat’ta açılım oldu saçılım. Bunları okuduğunuz zaman bir makas değişimi, belki bizim önerdiğimiz iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir masa kurulması gibi işler düşünülürken, sayın Kılıçdaroğlu’na tehdidi koyduğunuz zaman Sayın Erdoğan rencide oldu.
ESKİYE DÖNELİM DEMİYORUM, VESAYET SİSTEMLERİNİN BULUNMADIĞI, O GÜCÜN ÖBÜR GÜCÜN ÜSTÜNE ÇÖKMEDİĞİ BİR SİSTEM KURMAK MÜMKÜN
Sonuçta Merkez Bankası Başkanı gitti, damat Bakan gitti bunun sonucuna bakmamız lazım, dolar bir lira birden düştü. Demek ki, bu tek adam sistemi partili cumhurbaşkanlığı işi Türkiye’ye uymadı. Eskiye dönelim demiyorum, vesayet sistemlerinin bulunmadığı, o gücün öbür gücün üstüne çökmediği bir sistem kurmak mümkün. Bu sistem Amerika’daki başkanlık sistemi gibi değil, Fransa’daki yarı başkanlık gibi de değil, Almanya’daki gibi de değil hepsinin bir denge noktaları var. Bizim yapmaya çalıştığımız şey bütün bu denge ve kontrol mekanizmalarının kurulduğu, kurumların birbiri üzerine vesayet oluşturmadığı, kuvvetler ayrımının sağlandığı, demokrasinin sağlandığı bir parlamenter sisteme geçiş. Biz bir sistemin tasarlanması gerektiğine inanıyorum. Biz İyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemde önce bir sistem tasarlaması yapıyoruz. Bizim bu sistemde geçmişteki arızaları ortaya koyduk, biz bunu kamuoyu ile paylaşacağız. Sayın Davutoğlu bir çalışma yaptı o çalışma ile bizimkini yan yana getirip ortak bir çalışma biçimi oluşturabiliriz. Ben siyasette bir şey yapmaya çalıştım, referandum oldu parlamenter sistem unutuldu gitti, sürekli konuştuk. Şimdi gelinen noktada anket firmalarının yaptığı çalışmalarda demokrasiye dönüşe dair bir talep var.
Madem bu kadar iyi bir sistem şimdiki sistem referanduma gidilebilir ama vatandaşın artık bu sistemden bıktığını ben görüyorum. Hukukun üstünlüğü, adalet diye bir kavramı zihniyet olarak ortaka koymak zorundayız. Bazı kanunlar var ama o kanunların uygulanması için bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Yargının başının siyasetçiye parmak sallamadığı, siyasetin başının da yargıyı yönetmediği bir sistemden bahsediyorum. Siyaset uzun zamandır birbirine çok hakaret ediyor. Sayın Bahçeli ve Erdoğan’ın birbirine ağır sözlerden sonra biraraya gelişi seçmende taraftarda bir travma yarattı. Dolayısıyla insanlar herkesin bir hareketle fikir değiştireceğine inandılar. Biz hem parti olarak hem genel başkan olarak ben hiçbir siyasetçiye şahsı, ailesi, kimliği üzerinden tek bir kelime etmemeye özen gösteriyoruz. Eylemleri üzerinden eleştiriler getiriyoruz. Böyle yapınca seçmen alışık değil bu daha göreceli makul tutum böyle anlaşılıyor.
MİLLET İTTİFAKI PARLAMENTER SİSTEME GEÇİŞTE BİRLEŞİYOR
Bizim ittifakımız rasyonel bir ittifak, vatandaşın taleplerine yönelik bir ittifak. Cumhur ittifakı tek parti gibi bir ittifak. Orayı tanımladığınız zaman bizimkini anlamak zorlaşıyor. Bizimki rasyonel dolayısıyla birbirimize parmak sallamadan bir ittifak. Bizim HDP ile yanyana gelmemiz mümkün değil. Yarını ne gösterir bilmiyorum. Seçim sisteminde değişiklik bilgisi alıyoruz. Bizim başarı sağladığımız bu rasyonel yapının devam etmesinde bir sakınca yok. Bizim Deva’nın, Gelecek Partisi’nin, Saadet Partisi’nin ve Demokrat Parti’nin, İYİ Parti’nin CHP’nin problemlere dair çözümleri farklı ama ortak bir noktası var sisteme dair o da parlamenter sisteme geçiş.
TÜRKİYE’YE PARA GELMELİ AMA VAROLAN SİSTEMİ SATIP, YERİNE BAŞKA ŞEYLERİN YAPILMASI DOĞRU DEĞİL
Yatırım gelsin hepimiz için geçerlidir yalnız Borsa İstanbul ile ilgili Katarlılara satılan hisse kadar bir hissi zaten yurtdışında bir başka yapıya satılmıştı. Sonra bu Merkez Bankası’nın tutumu diğer konularla ilgili o olanlar çıktılar, şimdi onu satmışlar. Arkasında ne var bilmiyorum ama yatırım için para gelmeli Türkiye’ye. Bizim varolan sistemlerimizi satıp, yerlerine başka şeylerin yapılmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
RAKAMLARIN SAKLANDIĞI, SAĞLIK BAKANLIĞININ İTİBARININ YERLE BİR OLDUĞU BİR DÖNEM YAŞADIK
Haziran ayında günlük ölüm sayısı düşünce hızlıca normale dönüldü. Halbuki bunun zamana yayılarak olması gerektiğini önermiştik. Rakamların saklandığı, sağlık bakanlığının itibarının yerle bir olduğu bir dönem yaşadık. Gelinen noktada iyi kötü tekrar doğru rakamlar veriliyor. Ben Başbakan olsam en başında derhal sınırları kapatırdım, arkasından iki hafta ya da 21 gün toptan kapanma yapardım ondan sonra devam ederdi sistem. Ondan sonraki fasılda normalleşme yapılırdı. Bunlar yapıldı 19 gün karantina uygulandı parça parça yerler kapandı, krediler yerine nakdi yardım yapardık. Kişi başına para verip tüketimi canlandırırdık. Biz hemen bir sağlık komisyonu kurduk. Bilim kurulunu madem kurdunuz aktif çalıştıracaktınız. Biz bilim kurulunun da ya bilimsel olarak tavır koymalarını ya da istifa etmeleri gerektiğini söylemiştik. Şimdi iki hafta kapatılsa Türkiye pik noktası aşağı iner, bulaşı olanlar bulaştıramaz gerçekten hafiler. Şu anda işsizlik hat safhada, işten atma yasak şu anda bu serbest olduğu gün daha da artacak. İstihdam yaratmamak için üniversite açtılar 4 yıl ötelediler. Türkiye’nin kaynağı var ama har vurup harman savuruluyor yazık oluyor gençlere.
Yorum yazarak Medya Ankara Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Medya Ankara hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Medya Ankara editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Medya Ankara değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Medya Ankara Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Medya Ankara hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Medya Ankara editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Medya Ankara değil haberi geçen ajanstır.