Destici yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı.
Büyük Birlik Partimizin kuruluşunun 30. yılını kutluyoruz.
Öncelikle, “takipçisi” olmakla, “dava arkadaşı” olmakla, “kardeşi” olmakla gurur duyduğumuz; Kurucu Genel Başkanımız, Şehit Liderimiz Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu; sevgiyle, saygıyla, özlemle ve şükranla yad ediyorum.
Tüm dava arkadaşlarım adına, hepiniz adına; onu tanımanın, onunla tanışmış olmanın, onunla dava arkadaşı, mücadele arkadaşı, yol arkadaşı olmanın; hepsinden önemlisi, onu, onun önemini, değerini anlayanlardan olmanın gururunu yaşadığımızı, yeniden ifade etmek istiyorum.
Yine, başta liderimizle birlikte şehadet şerbetini içen, Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ve İsmail Güneş kardeşlerimiz olmak üzere, kurulduğumuz günden bugüne, partimizde görev yapan ve ebediyete irtihal etmiş olan tüm dava arkadaşlarımızı da şahsım ve temsil ettiğim camia adına rahmetle, minnetle anıyorum.
Milletimiz de biz de onlardan razıydık.
Allah (C.C.) da hepsinden razı olsun.
Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) müjdelediği gibi, inşallah, ahirette de birlikte olacağız.
*
Kıymetli Misafirler,
Partimizin kurulma kararı, 6 Aralık 1992’de, Ankara Söğütözü’nde yaptığımız Siyasi Karar Kurultayı’nda alındı.
Büyük Birlik Partisi, 29 Ocak 1993 günü, kendini “Milliyetçi”, “Maneviyatçı”, “Sivil” ve “Katılımcı” kelimeleriyle ifade ederek kuruldu.
30 yıldır, ülkemize, milletimize ve inançlarımıza hizmeti esas aldığımız, uzun ve zorlu bir yolculuğu sürdürüyoruz.
*
Siyaset sahnesine “Milli Mutabakat Çağrısı”yla çıktık...
Çağrımızda, o günden bugüne geçen 30 yılda, her kelimesiyle canlı, her kelimesiyle geçmişe, bugüne ve geleceğe ışık tutan hedefler görüyoruz.
Milli Mutabakat Çağrısı’nda;
“Hz. Adem atamıza ve Hz. Havva anamıza nispetle bütün insanlar kardeştir.” demiştik.
Ülkemizde de İslam alemi için de dünyada da insanlara, inançlarımızın şekillendirdiği bu veçheden baktık.
Değerlerimize, o değerlerin bizi kardeş yaptıklarına sımsıkı sarıldık ama bizden olmayana ya da kendilerini bizden görmeyene de hep saygılı olduk. Hiç kimsenin, düşmanımız bile olsa, zulme maruz kalmasına rıza göstermedik.
Milli Mutabakat Çağrısı’nda;
“Anadolu coğrafyasında yeşeren ve bin yıldır bu coğrafyayı şekillendiren değerlerimizi, tarih ve kader birliği olarak kavrıyoruz.” demiştik.
Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet tarihi boyunca, parçalanması için, içeriden ve dışarıdan en fazla gayret gösterildiği günlerde, ülkemizin, milletimizin, varlığımızın ve birliğimizin güvencesi olmuştur.
Milli Mutabakat Çağrısı’nda;
“Çokluk İçinde Birlik prensibini, Allah’ın birliği ve resulünün risaleti dışında, her şeyi konuşabileceğimizi ifade ettik. Mutlak hakikatler dışında çoğulcu ve sivil bir anlayışa inanıyoruz.” demiştik.
Milletimiz içindeki, etnik köken, inanç, mezhep, düşünce ve meşrep farklılıklarının, ülkemiz ve milletimiz için birer zenginlik olduğunu; bizi ayrıştırmamasını; farklılıklarımızla güçlü olabileceğimizi; bunun için de birlik ve beraberlik içinde bulunmamız gerektiğini ifade ettik, bugün de aynı noktadayız.
Değerli Hâzirûn,
Bundan 30 yıl önce “Büyük Birlik Partisi” olarak ismi tescil edilen, “hilâl” ve “gül” amblemi ile siyaset tarihimizdeki seçkin yerini alan partimiz; Cumhuriyet tarihinin en uzun ömürlü ve en köklü siyasi partilerinden biri oldu.
Büyük Birlik Partisi; konjonktürel gerekçelerle ortaya çıkan; kendisine biçilen görevi yerine getiren; nihayetinde, fonksiyonunu tamamladığında misyonuna son verilip siyasetin mezarlığına defnedilmiş partilerden olmadı hiçbir zaman…
Devlet yardımı almadan, sadece kendi tabanının, mensuplarının gayret ve fedakarlıklarıyla varlığını sürdürdü her seferinde tazelenen dinamik teşkilat yapısıyla bu günlere geldi.
Bu cümle, bazılarına basit ya da sıradan bir ifade gibi görünse de siyasi tarihimizde nadir rastlanan bir vakıa ve realitedir.
Bizler 30 yıllık ömründe gücünü konjonktürden değil, milletinden ve ülke gerçeklerinden alan bir hareketiz.
Diğer siyasi partiler gibi gücümüz zamanın şartlarına bağlı değildir.
Bunun içindir ki gücümüz ve aziz milletimizin algısındaki muteber yerimiz, tüm olumsuz şartlara rağmen dipdiri durmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti bir dünya devleti haline gelene kadar Büyük Birlik kadrolarına olan ihtiyaç sürecektir.
Zaten, Türkiye’nin yeni medeniyet hamlesi de milletiyle barışık, milli kimlik değerlerini koruyarak yaşamanın kurallarını koyan ve bilen Büyük Birlik Partisi kadroları tarafından gerçekleştirilebilir.
Çünkü biz, Türk milletinin onurunu, vicdanını ve geleceğini temsil ediyoruz.
Bu gerçeği biliyor, bu şuurla siyaset yapıyoruz.
*
Kıymetli vatandaşlarım,
Değerli Arkadaşlarım
29 Ocak 1993; bizlerde ve maşeri vicdanlarda, bir siyasi partinin kuruluş yıldönümünü ifade etmekten öte anlamlar taşıyan bir tarihtir…
Daha da önemlisi, ülkemiz siyasi tarihinin en önemli “köşe başı” ve “kilit taşları”ndan biridir!
Çünkü:
29 Ocak 1993, "Kim var? " diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, "Ben varım! " cevabını veren ve "Benim olmadığım yerde kimse yoktur! " duygusuna sahip, istikamet sahibi insanların inanç ve samimiyet yolculuğuna çıkış tarihidir…
29 Ocak 1993; güçlünün haklı değil, haklının güçlü olması gerektiğini en gür sada ile haykıran ve hakikatin hatırana siyaset üretmeye gayret eden samimi insanların meydana çıkış tarihidir…
29 Ocak 1993; “Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah'ın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah bize, 'Niye iktidar olmadın' diye sormayacak…” dava şuuruyla hareket eden bir liderin inşâ ettiği Büyük Birlik Partisi’nin kuruluş yıl dönümdür.
30 yıl sonra bugün; alnı ak, başı dik bir şekilde, geleneksel ideolojilere hapsolmak yerine her türlü mağduriyet alanı için uzlaştırıcı ve ikna edici çözümler üretmeye gayret ede; ve dahî 30 yıldır ilkelerinden ve ideal çizgisinden sapmayan böyle bir siyaset kurumunun genel başkanı olarak, bütün vatandaşlarımıza buradan sevgi ve selamlarımı yolluyorum.
30 yıldır bu davaya gönlünü veren, bu hareket için yüreğini ortaya koyan herkesi selamlıyorum.
Kuruluşundan bu günlere gelene kadar; vaktini, fikrini, kesesini, enerjisini, emeğini karşılık beklemeden bu davaya adamış her bir partilimize buradan şükranlarımı sunuyorum.
*
Saygıdeğer Hanımefendiler,
Saygıdeğer Beyefendiler,
Basınımızın Değerli Temsilcileri,
Fedakâr ve Cefakâr Değerli Dava Arkadaşlarım,
30 yıl önce istikamet pusulamız olan Milli Mutabakat Çağrımızda;
Siyaseti hiçbir zaman gaye edinmeyeceğimizi, kutsal gayelerin vasıtası olarak, gördüğümüzü söylemiştik.
Büyük Birlik Partisi ve mensupları; fertlerin siyasetle ilişkisinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili, Cumhuriyet tarihinin en net, en berrak, en saygıdeğer örneklerinden biri olmuştur.
Sadece bu yönüyle bile, mensupları ve oy verenler için bir gurur vesilesidir.
Büyük Birlik Partisi kurulurken, Milli Mutabakat Çağrısı’nda;
“Son iki asırda tarihimizin en meşakatli dönemini yaşadık. Geri bırakılmışlığımıza ‘az gelişmiş’ damgası vuruldu. Bütün dünyada Müslümanlar kendilerine yabancı bir avuç diktatörün zulmü altında ezildiler. İmanlarını kaybetmeleri için bin türlü iğva ve zorlama ile karşılaştılar.
Bütün bunlara rağmen ekmel dinimiz İslamiyet’in şerefiyle onurlarını ayakta tuttular.
Her şey mümkün. Her şey bizlerin ferasetine ve basiretine bağlı. Müslüman milletler yeni çağda, tıpkı eskisi gibi güç merkezlerinin çevresinde hayat alanı arayabilirler. Ya da kendileri güç merkezi olabilirler, kendi tarihlerine ve cihana hükmedebilirler.” demiştik.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, geri bırakılmışlığımıza nokta koyup, geleceğe büyük ve güçlü bir adım atmak için, 21.yüzyılı Türk asrı yapmak ideali için yeni Türkiye yüzyılı vizyonuyla Cumhur İttifakı’yla birlikte yürüyoruz.
*
Değerli Hâzirûn,
Sözün başında da söylemiştik:
30 yıl boyunca memleket sevdası mevzubahis olduğunda geri kalan her şey, Büyük Birlik Partisi kadrolarından “teferruat” muamelesi gördü…
Allah’a övgüler ve şükürler olsun ki; Türk siyasi hayatının en çetin ve en emniyetsiz en güvensiz yol ve şartlarında bile, bu ülkenin mukadderatını aldatacak, yazgısını bozacak hiçbir güç ve otoriteye boyun eğmedik…
Azmimizi kırmak isteyenlerle, yolumuza taş koymak isteyenlerle anladıkları dilden ve tavırdan başkası ile muhatap olmadık…
Gerekirse her türlü bedel ödemeye hazır olduğumuzu, ama aziz milletimize zerre miskal bedel ödetmeyeceğimizi en zor zamanlarda gösterdik…
Siyaseti meslek algısıyla yapmadık…
Bir mağduriyet alanıyla karşılaştığımızda, nasıl olsa birileri çözer diyerek üç maymunu oynamadık…
Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da, Azerbaycan’da, Bosna’da, Kosova’da, Makedonya’da, Çeçenistan’da, Kırım’da, Bulgaristan’da, Batı Trakya’da, Irak’ta Türkmen illerinde, Filistin’de, Yemen’de, Myanmar’da, Suriye’de, Pakistan’da...
Kısacası nerede mağduriyet varsa…
Nerede mazlum varsa orada olmaya çalıştı…
Mahcup edildi, lakin asla mahcup etmedi!
Milletimizin herhangi bir ferdini ve topluluğunu ötekileştiren siyasetlere ve ayrımcılıklara karşı mücadele etti…
Milletimizin vicdanını kanatacak kararlara ortak olmadı…
Doğru nereden gelirse gelsin, kınayanların kınamasına aldırmadan “yanında” oldu…
Yanlış nereden gelirse gelsin kınayanların kınamasına aldırmadan “karşısında” oldu…
Bu ülkenin varlığına dirliğine zeval vermek isteyenlere karşı, vesayete karşı, teslimiyete karşı, korkaklığa karşı, tembelliğe karşı en sert tavrını gösterdi…
Değerli Arkadaşlar,
Değerli misafirler,
Büyük Birlik Partisi, 30 yıldır, Türk siyasi hayatında önemli bir vakıadır.
Büyük Birlik Partisi, sahip olduğu ‘maksimum potansiyeli’ ve ‘temiz ve muteber siyasi parti’ algısı nedeniyle, muârızları ve rakipleri tarafından her zaman, sağlıklı bir şekilde büyümesine ve toplumla kitlevî seviyede buluşmasına engel olacak barajlarla ve sorunlarla meşgul edildi.
İşte tüm bu olumsuz şartlar içinde dahi imkansız sanılan işleri ve işleyişleri, reel politiğin tüm pragmatik dayatmalarına rağmen başardı.
Her türlü tezgâhı, sahnelenen her çeşit oyunu ve en önemlisi kurulan tuzakları, “tuzak kuranların en hayırlısı olan” yüce Allah’ın izniyle bozdu.
*
Kıymetli Hanımefendiler ve Beyefendiler,
30 yıl önce olduğu gibi bugünde, yılmadan ve usanmadan aynı şeyi söylüyoruz:
Çağrımız herkesedir!
Adaletten, barıştan, hürriyetten yana olan, bu aziz Türkiye’mizi aziz Türk Milletini seven herkese…
Bu milletin inancına, tarihine, kültürüne, kimliğine saygı duyan, dürüst, çalışkan, bilgili olan herkese…
Bizler;
Nereden geldiğimizi biliyoruz.
Nereye gideceğimizi de…
“Büyük Birlik” ideali için yapamayacağımız şey yoktur...
Bu toprağın tarihine, halkına, bu halkın imanına, kültürüne, kimliğine sahip çıkacağız...
Bu milletin her şeyin en iyisine layık olduğuna inanan bizler…
Bu mirasa sahip çıkacak ve hadimi olacağız…
Umudumuz korkularımıza, sevgimiz nefretimize galip gelecek…
Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız…
Sabredenlerden olacağız.
Lakin asla zulme boyun eğmeyeceğiz.
Bizler Hakk’ın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmaya çalışacağız…
Çünkü biz, Türk milletinin onurunu, vicdanını ve geleceğini temsil ediyoruz. Bu gerçeği biliyor, bu şuurla siyaset yapıyoruz.
Büyük Birlik Partisi’nin dünyayı, Türkiye’yi ve Türk milletini nasıl gördüğü ve nasıl bir siyaset anlayışıyla hareket ettiği açıktır. İnsan olarak yaratılmanın haysiyet ve şerefini korumak için; ne zulme razı oluruz, ne de zulüm yaparız.
Vatanımız, milletimiz, namusumuz, haysiyetimiz ve şerefimiz için en yüksek riskleri göze alırız.
*
Değerli Hâzirûn,
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına adım atarken belki de geride bıraktığımız 100 yılın en kritik seçimine gireceğiz.
Hazırlandığımız seçimlerin çok sayıda tarafı var.
Türkiye’ye, siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımlarla diz çöktürmeye çalışan; bu amaçla doğuda Ermenistan’ı, batıda Yunanistan’ı, Güneyimizde terör örgütlerini Türkiye’ye karşı kışkırtan ABD, seçimin tarafı ve Cumhur İttifakı’nın karşısında.
PKK’ya, FETÖ’ye ev sahipliği yapan; Kur’an-ı Kerim’in sokaklarda yırtılıp yakılmasına sahne kuran, İslam’a ve Müslümanlara hakaret eden provokatörleri korumaya alıp, Avrupa’da yaşayan milyonlarca Müslümanın ve Türk’ün hedef gösterilmesine zemin hazırlayan AB ülkeleri de Cumhur İttifakı’nın karşısında.
PKK da FETÖ de diğer terör örgütleri de tüm güçleriyle Cumhur İttifakı’nın karşısında...
Herkes safını açıkça belirlemiş durumda.
Cumhur İttifakı ile ilgili görüşlerimiz de duruşumuz da çok net…
Safımız Cumhur İttifakı,
Adayımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır.
İçinde hiçbir istifham, hiçbir tereddüt, hiçbir istismar, hiçbir gizlilik taşımayacak kadar net.
Bizim tarafımız da, safımız da belli.
Ülke menfaatleri ve maslahatlarının adresi olarak gördüğümüz Cumhur İttifakı’nın bir parçasıyız, Cumhur İttifakı’nın başarısı için, üzerimize ne düşüyorsa, bütün gücümüzle yerine getirdik ve getirmeye devam edeceğiz.
Türkiye’ye ve Türk Milletine düşmanlık edenlerin değil kendileriyle, gölgeleriyle bile yan yana gelmedik, gelmeyeceğiz.
*
Kıymetli Vatandaşlarım,
Değerli Hazirun,
Büyük Birlik Partisi, Türkiye’nin sistem değişikliği ihtiyacını telaffuz eden ilk siyasi partidir.
Arşivlere göz attığınızda,
• Türkiye’nin, vesayet altındaki siyaset müesseseleri ve siyaset anlayışıyla yönetilemediğini,
• Millet iradesinin, milletin talep ve değerlerinin, devlette temsilinin önünde sayısız engeller bulunduğunu,
• Yasamayla yürütmenin iç içe geçtiği Türkiye'de uygulanan eski parlamenter sistemin, devlet mekanizmasının işleyişi içinde, başlı başına bir problem haline geldiğini,
• Eski sistemle, demokrasiyi 10 yıl bile yaşatamayıp, sürekli darbelere, darbe girişimlerine maruz kaldığımızı,
• Sistemdeki arızalar nedeniyle zayıf düşen devlet yapısının, ülkeyi dışarıdan müdahalelere açık hale getirdiğini; Türkiye Cumhuriyeti’nin başta terör eylemleri olmak üzere, sayısız kez, sayısız provokasyonla istikrarsızlaştırıldığını
• Bu etkenlerle, Cumhuriyetimizin 100. Yılında; çok partili dönemin 73. yılında, 67 hükümetin görev yaptığını; bunun, en temel meselelerde bile planlamayı ve herhangi bir planın uygulanmasını imkansız hale getirdiğini,
• Anayasanın açık hükmüne rağmen, temsilde adaletin de yönetimde istikrarın da bir türlü sağlanamadığını, sayısız kez dile getirdiğimiz görülecektir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, büyük ölçüde, Büyük Birlik Partisi’nin, kurulduğundan bugüne program ve beyanlarında yer alan tekliflerini içermektedir.
2017 yılında yapılan referandumda kabul edilen yönetim biçiminin Türkiye’yi daha güçlü hale getirdiğini ve son dönemde maruz kaldığımız baskıların da bunun yansımaları olduğunu görüyoruz.
*
Büyük Birlik Partisi mensupları, Alperenler, Türkiye’nin yarınlarıdır.
Bugünden itibaren yine, yeni bir şevkle, ülkemize hizmet etmeye, milletimizin yarınlarını daha aydınlık hale getirmeye hazırlanacağız.
Bu düşüncelerle, partimizin 30. kuruluş yıldönümünün, camiamız için, yeni başlangıçlara, yeni hedeflere, başarılara vesile olmasını diliyor, tüm dava arkadaşlarımı, Değerli Alperen kardeşlerimi ve aziz vatandaşlarımı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu kutlu ve büyük yürüyüşümüzde yüreği vatan, millet, ezan ve bayrak sevdası ile coşan herkesi partimize, davamıza, mücadelemize katkı vermeye çağırıyorum.
Bugüne kadar hangi partiye oy vermiş olursa olsun bütün vatandaşlarımızı bundan sonra bizimle beraber büyük ve güçlü Türkiye idealini Büyük Birlik'te gerçekleştirmeye davet ediyorum.
*
Gayemiz “Büyük Birlik”, hedefimiz “Milliyetçi, Maneviyatçı, Demokrat, Büyük Türkiye”dir.
Hedefimiz, “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne, kaynaşmış ve birleşmiş Türk Birliği”dir.
Hedefimiz Turan’dır, hedefimiz Kızılelma’dır…
Saygılarımla…