NLP uzmanı Sercan Gürcan, geliştirdikleri yeni yöntemin detaylarını haber sitemize anlatarak kişisel dönüşüme yönelik dikkat çekici bilgiler paylaştı.
1970’lerde Richard Bandler ve Dr. John Grinder tarafından temelleri atılan NLP, bireyin düşünce, duygu ve davranış kalıplarını anlayarak değişim yaratmayı hedefleyen bir yaklaşım olarak biliniyor. Günümüzde ise kişisel gelişimden eğitime, terapi çalışmalarından koçluğa kadar geniş bir kullanım alanına sahip.
NLP’nin temelinde, insan zihninin belirli kalıplar aracılığıyla programlanabildiği fikri yatıyor. Bu nedenle dilin, düşünce yapıları ve davranışlar üzerindeki etkisi merkeze alınarak bireyin olumsuz düşünce döngülerini fark etmesi ve daha işlevsel kalıplar geliştirmesi amaçlanıyor.
DAVRANIŞ DEĞİŞİMİNE BÜTÜNCEL YAKLAŞIM
NLP uzmanları Sercan Gürcan, Ayşin Gürcan, ses frekansı uzmanı Çağlan Demirezen ve psikolog Semanur Altuntaş, NLP’yi psikolojik analiz ve ses frekansı uygulamalarıyla birleştirerek yeni bir teknik geliştirdi. Bu yöntem; zihinsel farkındalık, bilinçaltı kodlamaları ve ses dalgalarının birlikte çalıştığı çok katmanlı bir dönüşüm modeli sunuyor.
Gürcan, geliştirdikleri yöntemi şöyle tanımlıyor:
“NLP, kişinin bilinç dışı süreçleri fark edip yönetmesini sağlayan bir yaklaşımdır. Dil kalıplarıyla istenmeyen davranışlar çözümlenir ve kişinin oluşturmak istediği yeni kalıplar bilinçli şekilde yerleştirilir. Biz de bunu psikolojik değerlendirme ve ses frekans çalışmalarıyla güçlendirerek daha derin bir etki yaratıyoruz.”
PSİKOLOJİK ANALİZ İLE BAŞLAYIP SES FREKANSLARIYLA DEVAM EDİYOR
Uygulamanın ilk aşamasında psikolog eşliğinde katılımcının duygu ve düşünce durumunun analiz edildiğini belirten Gürcan, kişiyle birlikte bir farkındalık zemini oluşturduklarını ifade etti. Sürecin ikinci aşamasında ise NLP ve ses frekansı teknikleri devreye giriyor.
“Seanslarımızın ilk bölümünde duygu–düşünce analizi yapıyoruz. Ardından NLP ve ses frekanslarıyla olumsuz kalıpları dönüştürmeye yönelik uygulamalar yapıyoruz. Özellikle grup çalışmalarında theta seviyesine yönelik ses dalgalarıyla bilinçaltı sürecine destek sağlamayı hedefliyoruz.”
Son aşamada ise olumlama temelli bilinçaltı kodlamalarıyla yeni düşünce kalıplarının pekiştirilmesi amaçlanıyor.
“ZİHİN EKRANI” VE “HİKÂYE METODU” GRUP ÇALIŞMALARININ MERKEZİNDE
Gürcan, özellikle grup seanslarında zihin ekranı ve hikâye metodu kullandıklarını aktardı. Bu yöntemde katılımcılar, hikâye karakteriyle empati kurarak NLP tekniklerini önce karakter üzerinde gözlemliyor, ardından kendi iç dünyalarına uyguluyor.
“Hikâye metoduyla katılımcılar, karakterin dönüşümünü izliyor ve tekniği içselleştiriyor. Zihinsel sağlık ve stres yönetimi açısından bu yöntem, öğrenilmiş çaresizlik gibi kalıpların çözülmesine önemli katkı sağlıyor.”
HER YAŞ GRUBUNA UYGUN SEANSLAR
Ekip, seansların her yaş grubuna yönelik içeriklerle hazırlandığını belirtiyor. Öğrencilere kaygı yönetimi, yetişkinlere ise olumsuz duygu döngülerini kırma ve farkındalık geliştirme odaklı çalışmalar sunuluyor.
Gürcan, özellikle çocukluk döneminden itibaren biriken olumsuz duygu ve düşüncelerin yetişkinlikte etkili olduğunu hatırlatarak farklı yaş gruplarına özel temalar hazırladıklarını ifade ediyor.
“BİLİNÇALTI KODLAMALARI DÜŞÜNSEL SÜREÇLERİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRİYOR”
Uygulanan yöntemin zihinsel süreçler üzerinde etkili olduğunu savunan Gürcan, olumlu kodlamaların beyin işleyişini değiştirdiğini belirtiyor:
“Bilinçaltına yerleştirilen olumlu kodlamalar sayesinde zihinsel süreç daha sağlıklı çalışmaya başlıyor. Kişi kendisini değersizleştiren eski düşünce kalıplarını durdurarak daha güçlü ve olumlu bir iç yapı geliştiriyor.”
SEANSLARIN SÜRESİ VE DÖNÜŞÜM SÜRECİ
Her hafta farklı bir duygu veya düşünce temasıyla ilerleyen seanslar düzenleniyor. Gürcan, derin bir dönüşüm hedefleyen katılımcılar için 4 ila 6 seanslık programların tercih edildiğini söylüyor.
“İNSANLAR POTANSİYELLERİNİN SINIRSIZ OLDUĞUNU FARK EDİYOR”
Gürcan, çalışmalarının nihai amacının kişinin kendi gücünü fark etmesi olduğunun altını çiziyor:
“Farkındalık sağlandığında insanlar içsel dönüşümü görmeye başlıyor ve aslında potansiyellerinin sınırı olmadığını fark ediyorlar. Kendi koydukları zihinsel engelleri aşıp daha özgür bir yaşama geçiyorlar.”
Son olarak Gürcan, bu dönüşümün bireylerde güçlü bir iç duruş oluşturduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Kişi artık dış etkenlere karşı daha sağlam duruyor ve ‘Hayat ne getirirse getirsin, ben kendi gücümün farkındayım’ diyebilecek olgunluğa erişiyor.


