Tebliğ, adam kazanmaya yönelik ve hedefi insan olan bir davranıştır. Allah’ın, diğer mahlûkatın emir ve hizmetine verdiği insanoğlunun hidayeti için çalışmak, davetçinin vazifesidir ve bu uğurda yaptığı çalışmaklar vesilesiyle Allah’ın tek bir kişiye hidayet nasip edivermesi, davetçi için çok büyük bir değer ifade eden Hz. Peygamberimizin Hayber Gazvesi esnasında Hz. Ali’nin söylediği gibi, bir Müslüman için onun vasıtayla tek bir kişiye Allah’ın hidayet vermesi, kıpkızıl cins deve sürülerine sahip olmasından ve bir vesile ile ifade buyurdukları gibi üzerine güneş doğan her şeyden kıymetli ve daha hayırlıdır.

Böylece Hz. Peygamberin karşılaştığı her insanın imanına vesile olmak için her çareye ve metoda başvurarak fevkalade gayret sarf etmesindeki hikmet, gayet güzel anlaşılır.

İnsanları küstürmek, damgalamak, dışlamak kolay bir hadisedir. Fakat adam kazanmak zordur. Davaya kazanılması gereken insanları, gereksiz yere davadan soğutmak vebali gerektirir.

Davetçi, herkesten fazla tevazua muhtaçtır. İnsanlar arasına girip onları hakka, doğruya ve İslam ahlakına davet ederken, İslam ahlakının temel unsurlarından olan tevazudan kendini nasıl uzak bulundurabilir! Sonra Allah‘ın insanlara verdiği tabiata göre insanlar, kendilerini hakir gören, onlara tepeden bakan, söylenenler doğru olsa bile kibirlilerin sözleri değersiz sayılmakta, gururlardan nefret edilmekte, sözlerine kulak asılmayıp, öğüt tavsiye ve irşatları boşa gitmektedir.

İnsanlar yaratılışlarında ki tabiatları gereği, kendisinden fazla bahseden, kendisini çok öven, ben kelimesini çok kullanan insanları pek sevmezler. Onun için davetçinin buna çok dikkat etmesi, kendisini çok bilir, iyi konuşur, kavrayışlı ve bunu gibi vasıflarla üstün göstermek gibi ifadelerden ve davranışlardan kaçınması şarttır.

Davetçi, iyi bilmelidir ki sahibi olduğu ne varsa hepsi sadece kendisine Allah’ın verdiği şeylerdir. İnsanlara hitap ederken, bu katı inançlarla konuşmalıdır. Bu şuur ile onlara hitap etmelidir. Konuşmalarında, kendisini bir üstünlüğü ve payı yoktur; Allah‘ın bahşettiği Lütuf ve keremiyle konuşmaktadır. Hitap ettiği insanlar, kendisinde bu hali görünce söylediklerine karşı kulaklarını tıkamazlar ve böylece söylenen sözlerin Allah’ı istediği nispetinde tesirinde kalırlar, fayda görürler, yardımcı sadece Allah’tır.

O halde tevazu Müslüman için, özellikle de davetçi için farz; kibir ve gurur da haramdır. Allah şöyle buyuruyor:

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Şüphesiz ki sen yeri yaramazsın; boyca da asla dağları erişemezsin. Isra Suresi 37

Peygamberimiz her vesileyle kendisinin bir beşer, Bir kul olduğunu hatırlatırdı.

Selam ve Dua ile

Zübeyt BOZKURT