Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, altılı masanın Cumhurbaşkanının, bir konuda kendi kararını uygulayacağını söylemesi halinde kriz çıkacağını belirterek, "Çok açık söyleyeyim. O cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır." dedi.

Davutoğlu ayrıca altılı masa liderlerinin seçimden sonra cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını ve her partiye bir bakanlık verileceğini söyledi. 

Davutoğlu Başbakanlık döneminde bile görmediği yetkiyi istiyor

29 Nisan 2016 AK Parti MKYK'sinde alınan kararla il ve ilçe başkanlarını atama yetkisi Genel Başkan Davutoğlu’ndan alınarak yeniden Genel Kurul'a verildi. Parti içerisinde bile istediğini alamayan Davutoğlu, 6’lı masanın Cumhurbaşkanından istediği yetkileri alabilecek mi? AK Parti’de yaşadığı krizlere bakılırsa kriz yönetiminde sınıf geçemeyen Sayın genel başkanın karnesine bir göz atalım.

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinde suçlanan eski dört bakanla ilgili soruşturma ciddi krize yol açtı. Davutoğlu eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a gidip aklanmaları yönünde tavır koyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimşeklerini üzerine çekti ve Davutoğlu bu tartışmadan mağlubiyetle ayrıldı.

Bir başka mağlubiyetin yaşandığı olayda Davutoğlu ile Erdoğan’ı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekilliği için görevinden istifası karşı karşıya getirdi. Davutoğlu’ndan onaylı bu istifaya Erdoğan, “Müsaade edilmiyorsa orada kalması gerekirdi. Kırgınım” tepkisi verdi. Sonuçta Fidan görevine dönmek zorunda kaldı.

Davutoğlu’nun genel başkanlığında girilen 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerindeki milletvekili aday listelerinin oluşumu sıkıntılı geçti. Erdoğan, seçimlere damgasını vurdu. Davutoğlu yine yalnızdı.

AK Parti’nin 12 Eylül 2015 kongresi ise liste krizine sahne oldu. Binali Yıldırım’ın kongre öncesi seçilmeye yetecek sayıda delege desteğini sağlaması, Erdoğan’ın liste anlaşmazlığı yaşadığı Davutoğlu’na karşı Yıldırım kozunu kullandığı yorumlarına yol açtı.

7 Haziran 2015 seçimleri sonrasındaki koalisyon görüşmeleri süreci de Erdoğan-Davutoğlu arasında sıkıntının varlığını ortaya koydu. Davutoğlu koalisyona sıcak bakarken, seçim isteyen Erdoğan’ın dediği oldu.

Güç savaşına sahne olan kabine listesine Erdoğan ağırlığını koyarken, Davutoğlu’nun sıcak bakmadığı isimlerden Binali Yıldırım ve Berat Albayrak listeye girdi.

Seçim kampanyalarının önemli gündem başlıklarından anayasa kapsamında ‘başkanlık’ sisteminin Davutoğlu tarafından yeterince savunulmadığı iddiaları da bir başka tartışma sebebi oldu.

 Davutoğlu’nun, “Başkanlık sistemini savunursam kendimi inkâr etmiş olurum” dediği bile öne sürüldü. Neticede başkanlık sistemi Davutoğlu’na rağmen yürürlüğe girdi.

Davutoğlu’nun yeni dönemde başkanlık sistemi öngören partisinin yeni anayasa hazırlığını bir an önce Meclis’e taşıma isteği de sıkıntı oluşturdu. Erdoğan’ın müdahalesiyle süreç yavaşlatılırken, Davutoğlu da çalışmaları ‘demlenmeye’ aldıklarını söyledi.

Davutoğlu’nun açıkladığı örgüt yöneticileri de dâhil siyasilerin mal varlığı ve seçim harcamalarına şeffaflık getiren pakete Erdoğan, “Bu gidişle görev alacak il ve ilçe başkanı bile bulamazsınız” tepkisini gösterdi. Davutoğlu, Erdoğan karşısında yine istediğini elde edemedi

Erdoğan, sık sık HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için açıklama yaptı. Ancak Davutoğlu, uzun süre bu konuda adım atmadı. Süreç Davutoğlu’ndan sonra MHP ile ittifak çatısı altında hızlandı ve konu AYM ye taşındı.

Yeni bir açılım için kolları sıvayan Davutoğlu, Diyarbakır ziyareti sonrasında çözüm süreciyle ilgili, “ PKK, 2013 Mayıs’ına dönerse her şey konuşulabilir” dedi. Erdoğan bir gün sonra, “Ortada müzakere edecek bir konu yoktur” yanıtını verdi.

Ekonomi üst yönetimi ve valiler başta olmak üzere bürokrasideki kritik atamalar da sıkıntı oluşturdu. Davutoğlu seçimlerden sonra, vekâleten atamaları durduran genelge yayımladı. Bu gelişme kulislerde büyük yankı buldu. Ancak, sorunun çözümü de mümkün olmadı. Davutoğlu bir süre sonra genelgeyi kaldırmak zorunda kaldı. Erdoğan’a rağmen bir iş yapamadığını halen anlayamamıştı.

Güneydoğu’daki operasyonlara karşı bildiri yayınlayan akademisyenlere yönelik tutuklamalar da ikili arasında görüş ayrılığını su yüzüne çıkardı. Davutoğlu, tutuklu yargılamaya ilkesel olarak karşı olduğunu söylerken, Erdoğan ise “Suçluysa tutuklu yargılanacak” mesajını verdi.

Artık Davutoğlu’nun suyu ısınmıştı ve onu besleyen damarlar kesilmeli kanaati 29 Nisan MKYK’sında vücut buldu ve örgütlere atama yetkisinin Davutoğlu’ndan alınması ise kopuşun son halkasını oluşturan en ciddi krize yol açtı. Bu yetki, Davutoğlu’na yakın sadece iki ismin bulunduğu MKYK’ya verildi. Davutoğlu artık Başbakan olduğu hükümette ve Genel Başkan olduğu partide yapayalnız bir adamdı hiçbir istediği oluyor, fikrini dahi söyleyemiyordu.

Şimdi bu karneye göre, Davutoğlu AK Parti ve hükümeti esnasında eline alamadığı gücü yüzde1-2 lik oyu ile nasıl talep ediyor.

Bu gücü ona veren bir şey mi var yoksa masanın büyüsüne mi kapılıyor. 

Davutoğlu bu gidişle altılı masadaki yerini dahi koruyamadan siyaset dünyasına veda etmenin sinyallerini mi veriyor.

Türkiye siyaseti yeniden şekillenirken Recep Tayyip Erdoğan ekolünün etkisinin bu seçimlere de sirayett ettiğini anlamayacak kadar siyasetçilerin genel başkanlık yapması ise siyaset dünyamızın ne kadar kısır olduğunu, yeni siyasetçiler üretemediğimizin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.