Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık sayılı günler kalmış ve Türkiye 2023 seçimlerine hazırlanırken Cumhur İttifakı'nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısındaki Millet İttifakı'nın henüz adayını belirleyememiş olması, Millet İttifakı'nın güçlenmesi bir tarafa her geçen gün iç karışıklığa zemin hazırlayacak olaylara dönüşmeye devam ediyor.

Millet İttifakı bileşenlerinin altılı masa diye tabir ettiği birlikteliğin adayının belirlenmesi sürecinde kendi içlerinde öne çıkan hakim görüş "Son değerlendirmelerde, anketlerde kim bir puan önde çıkarsa Millet İttifakı'nın adayı o olacak"  olsa da, ittifak içerisinde dengeleri değiştirmek ve sahayı lehine çevirmek isteyen birçok ismin girişimleri gözden kaçmıyor.

Bu girişimlerden sonuncusu ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan geldi. İmamoğlu ve destekçilerinin kendisi ile ilgili verilen mahkeme kararını Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olma sürecine çevirme girişimleri ve bu süreçte kamuoyuna yansıyanlar bırakın İmamoğlu'nun mağduriyet yaşadığı algısını; komikliğin, basitliğin ve Erdoğan'ın kötü bir kopyası olmanın ötesine geçemedi.

İmamoğlu ile ilgili mahkeme bir karar açıklamış ancak henüz nihai hüküm verilmemiş ve hukuki süreç devam ediyor olmasına rağmen böyle bir kararı sözüm ona mağduriyet algısının bir parçası olarak görerek adeta sevinç naralarına dönüştürmek İmamoğlu'nu kanaatimce "erken öten horoz" pozisyonundan çok da öteye taşımayacak.

Millet İttifakı'nın adaylığı en çok konuşulan isimleri Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olurken, bu süreçte birçok denge gözetildiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en çok zorlayacak isim olarak gördüğüm İmamoğlu'nun bu apansız çıkışı, bir taraftan Millet İttifakı'nın olağan akışını bozarken bir taraftan da keskin bir siyasi eğilimi olmayan vatandaşlar tarafından da kabul görmeyeceğini düşünüyorum. 

Üç buçuk yıllık büyükşehir belediye başkanlığı sürecinde henüz gözle görülür, elle tutulur bir başarı ortaya koyamamış, bir yaraya merhem olamamışken cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini mağduriyet edebiyatı üzerine temellendirmek İmamoğlu'nun belediye başkanlığı sürecinde yaptığı gözden düşen hareketlerine bir yenisini daha eklemekten öteye gidemeyecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde çığır açan, devrim niteliğindeki hizmetlerini ve bu yaptıkları neticesinde vatandaşın gönlünde taht kurmasını görmezden gelip, yalnızca şiir okuduğu için hapse atılmasıyla yaşadığı mağduriyete insanların sahip çıkmasını görmek resmin bütününü görememektir.

Erdoğan o süreçte yalnızca mağdur olan değil ülkede birçok konuda mağdur edilen milyonların temsilcisi konumundaydı. 

Şimdi Erdoğan'ın kötü bir kopyası olmaktan öteye geçemeyen İmamoğlu'na sormak lazım aynı serüveni yaşama hayali kurarken sen hangi başarıyı ortaya koydun ve kimlerin temsilcisi oldun?

HDP'nin oylarını alabilecek olması, memleketi olması hasebiyle de Karadeniz'den destek bulabilecek olması ve CHP'nin kemikleşmiş oylarının zaten gelecek olması ile Erdoğan'ın karşısındaki en güçlü rakip olarak gördüğüm Millet ittifakının gündemdeki 3 adayından birisi olan İmamoğlu'nun bu hamlesi bana göre Millet İttifakı'nın olağan akışına da zarar verecek ve mağduriyet algısıyla gelen erken sevincini kursağında bırakacak. 

Taklitlerin asıllarını yücelteceği gerçeği bir tarafa, vatandaşın samimiyet ile samimiyetsizliği de en iyi şekilde ayırt edeceği de gözden kaçırılmayacak önemli bir gerçek.

İmamoğlu'nun bu erken hamlesi bana göre ters tepecek ve İmamoğlu güç kazanma hesapları yaparken, mevcut konumunu da daha da aşağı çekecektir.