Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Mart tarihinde gerçekleştirilen Bilim Kurulu toplantısı sonrasında bilim kurulunun önerisi ile 65 yaş üstü tüm vatandaşlara maske ve kolonya dağıtılacağını söylemişti.
Bu dağıtımın aşamalı olarak yapılacağını ve öncelikli olarak Ankara ve İstanbul’dan başlanılacağını bildirmişti.
Aradan geçen yaklaşık 15 günlük sürede bu dağıtım henüz başlamadı.
Ücretsiz kolonya dağıtımıyla ilgili sektörün önde gelen 8 firmasıyla konsorsiyum oluşturuldu ve bu firmalara sipariş verildi. Kolonya üreticileri ilk etapta 1 milyon adetlik ilk teslimatı 26 Mart’ta Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı’na yaptı.
200 ml şişelerde söz konusu firmaların ambalajları ile teslim edilen 1 milyon adet kolonyanın önümüzdeki günlerde öncelikli bölgeler olan Ankara ve İstanbul’da adrese teslim dağıtılmaya başlaması bekleniyor.
İki etap halinde yapılaması kararlaştırılan kolonyaların 4 milyon adetlik ikinci kısmının ise 8 üretici firma tarafından 17 Nisan’a kadar bakanlığa teslimatının yapılacağı bildirildi.
Türkiye İstatistik Kurumu 2019 yılı çalışmasına göre ülkemizde 65 yaş ve üzeri 7 milyonun üzerinde vatandaşın yaşadığı biliniyor.
65 yaş üstü ücretsiz kolonya dağıtımıyla birlikte ücretsiz maske dağıtımı yapılması da bekleniliyor ancak şu ana kadar maske dağıtımıyla ilgili basına ve kamuoyuna yansıyan bir bilgilendirmeye rastlayamadım.
Bu günlerde haber merkezimize birçok belediyeden gelen bültenlerden birisi de “Kaçak maske üretimi yapan firmaya baskın” şeklindeki haberler oluyor. Sterilizasyonu sağlanması koşuluyla “kaçak maske” nasıl olur, doğrusu ben anlayamadım. Burada “kaçak” kelimesiyle sanırım merdiven altı diye tabir edilen sağlıksız ortamlarda veya ruhsatsız işletmelerde üretimin gerçekleştiği anlatılmak isteniliyor.
Salgın nedeniyle birçok işletmenin faaliyetine ara verdiği ve üretim imkanlarının sınırlı hale geldiği bu ortamda tüm dünyada maske sıkıntısı yaşanırken, ülkemizde de bakanlık açıklamasına göre bu sıkıntının yaşanmaması için mücadele edilirken belediyelerin bu konudaki üretimi teşvik edeceği, destekleyeceği yerde, baskınlarla müdahale etmesi, ceza kesmesi, kapılarına kilit vurması benim mantığıma pek yatmadı.
Bunun yerine, daha çok küçük tekstil atölyesi veya terzihane gibi minimal işletmeler olduğunu tahmin ettiğim bu üretim kapasitelerinin, belediyeler bünyesinde rehabilite edilerek, sağlıklı ortamlarda üretim imkanı sağlanarak, maske üretmelerine olanak tanınması ve ücreti karşılığında belediyelerce maske siparişi verilerek, vatandaşa ücretsiz dağıtılması daha akılcı geliyor.
Pandemi ilan edilen, dünyada ve ülkemizde henüz nasıl bir seyir alacağı, nasıl bir tahribata yol açacağı bilinmeyen bu salgına karşı 65 yaş üstü vatandaşların yüksek risk grubunda olmalarından dolayı sokağa çıkmaması mevcut ortamda yeterli bir önlem gibi görünmüyor. Çünkü milyonlarca insan her gün sokaklarda dolaşmaya devam ediyor ve bu insanların çoğu maskesiz.
Solunum ve damlacık yoluyla bulaştığı bilinen bu salgınla ilgili en önemli önlemlerden birisinin maske olduğu bilim insanları tarafından defalarca deklare edilmesine karşın, belediyelerin tüm vatandaşlara maske dağıtma yönünde bir çaba ve girişiminin olmaması, işin biraz hafife alındığını gösteriyor.
Mevcut ekonomik şartlar altında ve yürüyen sistemin aksamaması adına belki sokağa çıkma yasağı kararı alınmaması kabul edilebilir ancak sokağa çıkanlara maske takma zorunluluğu getirilmesi kararı alınabilir.
Böylesi bir karar alınırsa ve alınmasa dahi tedbir amacıyla sokağa çıkan her vatandaşın maskeli olması için belediyelere büyük iş düşüyor.
Belediyelerin bir an önce tüm vatandaşlara ücretsiz maske dağıtma konusunda acil eylem planı uygulamalarının tedbirlere katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Artık nasıl yaparlar orası da belediye profesyonellerinin işi…