İnsanlığın ve inancın en ağır sınavlarından geçiyoruz. Gazze’de yanan çocukların sesi henüz dinmeden, İran bombalanıyor. Yemen'de açlık, Sudan'da iç savaş, Suriye'de yıkım devam ediyor. Müslüman coğrafyanın her parçası bir başka acının taşıyıcısı haline gelmişken, biz hâlâ sessiziz. Sadece devletler değil, sokaktaki insanlar da sessiz. Çünkü ümmet duygusu kurutuldu, İslam bir hayat sistemi olmaktan çıkarılıp kimlik siyasetine alet edildi.
Bugün karşımızda örgütlü, sistematik ve ortak hedeflere odaklanmış bir yapı var: Küfür tek millettir. Bu, sadece bir slogandan ibaret değil; Kur’an’ın ve tarihin bize gösterdiği hakikattir. Onlar farklı milletlerden olabilir, ama hedeflerinde birleşmişlerdir: İslam’ı zayıflatmak, ümmeti bölmek, kaynaklarımızı sömürmek ve bizi birbirimize düşman etmek. Peki biz? Biz Müslümanlar hangi ortak hedefte birleşiyoruz?
Mezheplerimiz ayrıldı, cemaatlerimiz birbirine duvar ördü, milliyetçilikle din iç içe geçirilerek kardeşlik duygumuz zayıflatıldı. Oysa İslam, insanı, toplumu ve siyaseti bir bütün olarak kuşatan bir sistemdir. Bir Müslüman, sadece kendi ibadetine odaklanarak değil; zulme karşı durarak, adaleti savunarak, mazluma omuz vererek Müslüman olur.
Kur’an bize şöyle sesleniyor:
“Allah’ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın, ayrılmayın.” (Âl-i İmran, 103)
Biz ne yaptık? Tam tersini… Herkes kendi ipine sarıldı. Kimi cemaatinin çıkarını kutsadı, kimi liderini yüceltti, kimi siyasi ideolojisini dinin önüne koydu. Ve düşman tam da bunu istedi: Parçalanmış, bölünmüş, kimlik savaşlarına sürüklenmiş bir İslam dünyası.
Türkiye’nin bu tabloda çok özel bir konumu var.
Coğrafi, tarihi ve sosyolojik olarak ümmetin yükü sırtımızda. Osmanlı’dan beri bu coğrafyanın sesi, mazlumların umudu olmuşuz. Bugünse içerideki kutuplaşmalar, iç çekişmeler ve günlük siyasi hesaplar nedeniyle bu misyona sırt çevirmiş durumdayız. İktidar da muhalefet de ümmet kavramına siyasal bir pozisyon gibi bakıyor. Oysa ümmet bir ideoloji değil, ilahi bir mecburiyettir.
Günümüz Müslümanları, dini sadece bireysel kurtuluş reçetesi olarak görüyor. Oysa İslam, toplumu ayağa kaldıran, adaleti kurumsallaştıran ve zulmü ortadan kaldıran bir sistemdir. Biz İslam'ı nasıl anlamamız gerektiğini kaybettik. İşte bugün yaşadığımız tüm siyasi ve sosyal sorunların temelinde bu yanlış anlayış yatıyor.
İslam’ı sadece namaz kılmak, oruç tutmak, başını örtmek yahut sakal bırakmak olarak daraltan zihniyet, zulme karşı susmayı da meşrulaştırdı. Ama Kur’an bize sadece ibadet etmeyi değil, zalimle mücadele etmeyi, mazlumun yanında durmayı ve hakkı haykırmayı emreder. Bu ayetler sadece tefsir kitaplarında kalmak için inmedi.
Bugün Filistin’i konuşmak sadece bir dış politika meselesi değil; bizim inancımızın onurudur. İran’a yapılan saldırıları görmek sadece jeopolitik okuma değil; ümmete sahip çıkmaktır. Yemen’de, Sudan’da, Lübnan’da yaşanan felaketleri duymak sadece vicdan işi değil; imanın gereğidir.
Artık susmak bir tercih değil, bir vebaldir.
Müslümanlar artık mezhebi, meşrebi, partisi, kökeni ne olursa olsun ortak bir hakikatte buluşmalıdır:
Küfür birleşmişse, biz de Tevhid ekseninde birleşmeliyiz.
Bu sadece bir duygusal çağrı değil, yaşamsal bir zorunluluktur. Ya birlikte dirileceğiz, ya da ayrı ayrı boğulacağız.
Türkiye’nin artık bu sorumluluğu üstlenme vakti gelmiştir. Ne Batı’nın yanında ne Doğu’nun gölgesinde; kendi öz kimliğinde, kendi medeniyet ekseninde durma zamanı. İçeride kavgayı bitirip, ümmet için yeni bir duruş sergileme zamanı. Siyasetin merkezine ümmeti, ekonominin merkezine adaleti, eğitimin merkezine vahyi koymadıkça bu coğrafyada huzur gelmeyecek.
Bu bilinçle yazılan her söz, atılan her adım, yapılan her çaba geleceğe bir ışıktır.
Benim “İslam’ı Nasıl Anlamalıyız?” sorusunu yıllardır sorup cevaplamaya çalışmamın, kitaplaştırmamın sebebi de tam olarak budur: İslam'ı doğru anlayamazsak, ne siyasetimiz sahih olur, ne kardeşliğimiz baki kalır, ne ümmet yeniden ayağa kalkar.
Bu yüzden diyoruz ki:
Küfür tek millettir, peki ya biz hâlâ bölünmüş mü kalacağız?
Artık uyanma, birleşme, doğrulma ve yürüme vaktidir.
Selam ve Dua İle
Zübeyt BOZKURT