(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. (Nahl Suresi 125)

Gerçek güzel sözün, Allah’ın dinine çağıran, ahireti hatırlatan, cehennemden sakındırıp cennete özendiren kişiliğin olmasıdır. Allah’ın sözüne davet, Allah’ın tüm vicdanlı insanlara verdiği önemli bir sorumluluktur. Allah, “ Sizden; hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Ali- İmran Suresi 125)

Ayetiyle bu sorumluluğu insanlara bildirilmiştir. Fakat insanların büyük bir bölümü, diğer insanları yüce Allah’a iman etmeye davet etmenin kendilerine verilmiş bir sorumluluk olduğunu, çevrelerindeki kişileri güzel söze davet etmenin bir ibadet olduğunu düşünmezler.  Yani bu sorumluluğun bilincinde değildirler.

Bunun en açık göstergesi günümüzde güzel ahlâkın insanlar arasında yoğun bir şekilde yaşanmaması ve insanların yeterli müdahalesi almadığı içinde bu durumun giderek yaygınlaşmasıdır. Günümüzde, pek çok toplumda,  kötü ahlak gösterenler, gayrimeşru yollara sapanlar, insanlar arasında ahlaksızlığın yayılması için çaba sarf edenler, merhameti, şefkati, yardımseverliği ve saygıyı bir zayıflık belirtisi olarak görenler çoğunluk durumuna gelmişlerdir. Ve bu kişilerle iç içe yaşayan insanlar doğruyu bilseler de onlara doğruluğu, güzel ahlakı tavsiye etmek yerine ya gerçeklere gözlerini kapatmakta ya da “ bana zarar vermeyen bin yıl yaşasın “ gibi çarpık bir mantık içinde olayların dışında kalmayı tercih etmektedirler.  

Ancak şunu belirtmeliyiz ki, tüm bu saydıklarımız “kesin bir bilgiyle “ İman etmeyen ve Allah’tan korkup sakınmayan kişiler için geçerlidir.  Çünkü Salih müminler  “Kitap ehlinin hepsi bir değildir: Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır; bunlar Allah'a ve ahiret gününe inanır, kötülükten meneder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdendir. (Ali- İmran Suresi 114)

Ayetiyle de bildirilen bu şerefli sorumluluğun kendilerine verilmiş önemli bir görev olduğunu bilincindedirler. Bu nedenle çevrelerindeki herkesi, yakınlarını, ailelerini ve ulaşabildikleri bütün insanları Allah’a iman etmeye, korkup sakınmaya ve güzel ahlaklı yaşamayı davet ederler. İnananların her an güzel olana davet etme özellikleri Kur’an‘da şöyle bildirilmiştir:

Erkek ve kadın müminler, birbirlerinin yardımcısıdır; iyiliği emrederler, halkı kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. Allah'ın rahmet edeceği insanlar, bunlardır. Şüphe yok ki Allah üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi 71)

Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, iman eden her insan dünya hayatı boyunca sürekli güzel ahlakı anlatmakla, bizzat kendisi yaşamakla ve insanlara güzellikleri tavsiye edip, onları kötülüklerden sakındırmak ve yükümlüdür.  Güzel bir hayat isteyen insanın güzellikleri teşvik etmesi, iyilik isteyenin iyiliği yaymak için çaba harcaması, vicdanlı davranışlar görmek isteyen kişinin vicdanlı olmayı tavsiye etmesi,  zulme razı olmayanın zalimleri uyarması, kısacası doğruluk isteyen insanın diğer insanları da doğruya davet etmesi şarttır.

Bu daveti yaparken akıldan çıkarılmaması gereken önemli hususlardan biri ise,  hidayeti verecek ve güzel sözü karşı tarafta etkili kılacak olanın ancak Allah olduğudur.