Siyasetin gençleşmesi mevzu bahsini her çevre ve mecliste dile getirmişimdir. Bunun bir örneğini satırlarıma taşıdım.
*DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sn. Büşra Sakınmaz hanımefendi henüz 20’li yaşlarda siyasetin başarılı ismi.
Kendisine teşekkür ederim hasbihali için.

1-Genç yaşta siyasetin içinde yer almak nasıl bir sorumluluk duygusu doğurdu?
“Örnek referans olmak isterim”
-“Çok büyük bir sorumluluk duygusu taşıyorum zaman zaman ağır da geliyor. Bu denli bir sorumluluk ilk kez bu kadar genç birine veriliyor. “Büşra Sakınmaz 25 yaşında güzel işler yapmıştı, bu arkadaşımız da yapar” denilerek örnek referans olmak isterim. “Bakın, Büşra yapamadı, bu da yapamaz” denilmesi en büyük korkum olur.
2-Başkan yardımcılığı sürecinde sizi en çok geliştiren olay neydi?
- Şüphesiz Ali Babacan ile yakından çalışmak. Kendisi müthiş disiplinli, detaycı ve her zaman herkesin iyiliğini düşünecek şekilde programlı. Kimsenin kalbini kırmadan işini en iyi yapma konusunda çok yetenekli. Aynı zamanda “ortak akıl” sadece bizim ülke yönetme vaadimiz değil, parti içinde özümsediğimiz bir anlayış ve bunun en büyük örneği de genel başkan. Bunu nasıl özümsediğini ve günlük hayatına entegre ettiğini yakından görmek beni hep çok şaşırtıyor ve geliştiriyor.
3-“Gençlik” ve “siyaset” kelimeleri sizin için ne ifade ediyor?

- Türkiye’de gençler çok çalışkan ve vizyoner ama memleketimizin basmakalıp siyasetçileri tarafından ya motivasyonlarına ya da emeklerine yazık oluyor. Gençlerde sık sık büyüklerinden duydukları “seni kullanırlar” , “tutuklanırsın”, “işsiz kalırız” korkusu görüyor ve müthiş üzülüyorum.
4-Röportajı okuyan gençlere tek cümleyle ne söylemek istersiniz?
“Kişi için değil, değerler için siyaset yapın”
- Siyasetten korkmayın, emeğinizi doğru insanlara emanet edin. Eğer inandığınız değerler setine güveniyorsanız sonuna kadar gidin. Kişi için değil, değerleriniz için siyaset yapın ve gün sonunda pişmanlık sizin için seçeneklerden biri olmasın.
- Unutmayın, temiz su karışmadıkça kirin temizlenme olasılığı yok...
5-Siyasi iletişimin geleceği;
“Popülizmden arınmalı”
- Eğer popülizmden ve tek cümlelik haberlerden arınamazsa, geleceğini çok kötü görüyorum. Kanal, alıcı, verici gibi kavramların tamamen tersyüz olduğu bir çağdayız. Ama düşünen, sorgulayan, katılımcı bireyleri merkeze alabilirsek; o zaman iletişim yeniden toplumun vicdanı olur. İletişimin geleceğini kime değer verdiğimiz belirleyecek. Eğer değer verdiğimiz “hakikat” olursa, geleceği tartışmaya değer olur.