Kim sayabilir içinde yüzdüğümüz nimetleri? Tek bir nimetin türlerini bile saymak mümkün mü? Ne güzel söylüyor Allah: Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz.

Mahlukatın en şereflisiyiz. İnsanız. Diğer bütün mahlukat hizmetimize sunulmuş. Mucizelerle dolu bir bedenimiz var. Hizmetimize hazır hale getirilmiş bir dünyayı ayaklarımızın altında bulduk. Güneş, gezegenler bize hizmet ediyor.

Bizim için okyanuslar, dağlar, nehirler, bulutlar kurulmuş. Yiyoruz, içiyoruz. Gübrelerden bize güller üretiliyor. Kan ve irinlerin arasından bembeyaz süt üretiliyor bizim için. Daha aklımıza, hayalimize gelmez şeyleri bugün önümüzde buluyoruz. Uyuyoruz, geziyoruz. Biz yaratılmadan bizim için mükemmel bir kader yazılmış. Eşlerimiz, işimiz, aşımız tayin edilmiş.

Biz anne karnına düşmeden erzakımız belirlenmiş. Hangi buğday tanesinin ne zaman midemize düşeceği bile o buğday tanesine yazılmış. Korunmamız için melekler tayin edilmiş. Hiç olmadık yerde ve zamanda ilahi yardımlar görüyoruz. Çoğalıyor, çoluk çocuk sahibi oluyoruz.

Bizim ciddi bir katkımız olmadan çocuklarımızı Rabbimiz büyütüyor. Ekmeğimize Bir damla bal sürülsün diye bir arıcık milyonlarca defa kanat çırpıyor. Aklımızın almadığı şeyleri kasalarımız, ambarlarımız alıyor.

Yaşıyoruz, ölüyoruz. Ölünce cesedimiz ortadan kalmıyor, toprağa yani aslımıza veriliyoruz. Gündüzü, geceyi, yazı, kışı, acıyı, tatlıyı, ovayı, deriyi aynı anda yaşıyoruz. Seviyoruz, seviliyoruz, besliyoruz, besleniyoruz. Gözümüz görüyor, Kulağımız duyuyor. Kokluyoruz, tadıyoruz, elliyoruz, sıkıyoruz. Seviniyor, gülüyoruz. Ağılıyor, üzülüyoruz. Daralıyor, dua ediyoruz.

Ve insanlığın burhanlarda boğulduğu, Delaletin kol gezdiği bir zamanda İslam’la şereflendik. Diyar diyar din aramadık. Kulağımıza gelen ilk ses ezan oldu. Allah bildik, Peygamber bildik. Peygamberlerin Sultan’ına Ümmet olduk. Kitabımız var, sünnetimiz var. Bize Rabbimizi tanıtan âlimlerimiz var. İslam kardeşliğinin hazzını tattık, Cana can katan din kardeşlerimiz var.

Hoşlandığımız şeyler nimet. Ya hoşlanmadığımız sıkıntılar, acılar, dertler, musibetler? Sabreder, kadere razı olursak onların da akıbeti ecre dönüştüğü için onlar da bir nimet. Hem ne nimet!

Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hali kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mümin de vardır: sevinecek olsa şükür eder, bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa sabreder, bu da onun için hayır olur.

Elbette nimetlerde imtihan vesilesidir. Onun için şükür edenlerle nankörlük edenlerin ayırt edildiği dünyada Şükredenlerden olmak için gerekenleri yapmak, nimetlerin hakkını vermektir. Sıhhat, zenginlik, rahatlık… Sonunu nasıl getireceğimizin önemli olduğu nimetlerdir.

Mal nimeti, günahlara batırması halinde hem şükrü yapılmamış hem de azaba neden olmuş bir fitneye dönüşür. Kibre ve israfa yol açarsa uçurumun başına getirir. Hemen hemen bütün nimetler beraberinde fitnesini de getirir. Kul her hâlükârda dikkatli olacak. Nimetlere dalıp nimetlerin sahibini unutmayacak. En güzeli hem nimetleri elde etmek hem de onlarla Allah’ın rızasına ermektir.

Elden gittikten sonra nimetin kadrini bilmek. Güzeldi, büyüktü. Demek marifet değildir. Suda iken suyun kıymetini bilen, Bir solucana okyanusu değişmeyen balık, değildir. O mükerrem bir insandır.

Şükür her şeyden önce kalpte olur. Kalp şu ayeti parola edilmelidir.

“Size gelen her nimet Allah’tandır. ( Nahl 53)

Aracıları değil nimetin asıl sahibi olan Allah’ı tanıyan Bir kalp şükür yoluna girmiş bir kalptir.

Dil de şükretmelidir. Yiyip içmeye hamd edilmeli, giymeye hamd edilmeli, sıhhate hamd edilmelidir.

Organlar şükre katılmalıdır. Organlarının şükre katılması Allah‘ın razı olacağı işlerde kullanımları ve isyan olan işlerden uzak kalmalarıdır.

İslam bir nimet, hem büyük nimettir. Cennet onlunla kazanılıyor. Hayat onunla çekilir oluyor. O nimetlerin en büyüğü, lütufların en güzelidir. İslam’la şereflenmeye karşı ömür dolusu şükür bile azdır.

İnsan olarak yaratılmış olmak bir nimettir. İnsanın dışında ne varsa onu inceleyip hangisinden olmak isterdim? Diye düşünerek insan olmanın değerini anlayabiliriz. Bir bütün olarak insan olmak şükrü gerektirirken insana ait hangi bir organ veya sistem de şükür için iyi bir gerekçedir.

Selam ve Dua ile

Zübeyt BOZKURT