Bugün Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca insan, adaletin ne olduğunu yeniden sorguluyor. Kimileri adliyelerde, kimileri sokaklarda, kimileri ise sadece kendi vicdanında... Fakat hepimiz aynı sorunun etrafında toplanıyoruz: “Bu ülkede adalet var mı?”
Adalet, sadece mahkeme salonlarında aranan bir şey değildir. Adalet, bir ekmeğin paylaşımında, bir işin dağıtımında, bir kararın veriliş biçimindedir. En önemlisi, adalet bir toplumun vicdanıdır. Vicdanı kaybeden bir toplum, yönünü de kaybeder.
İslam dini, adaleti yalnızca bir yönetim tarzı olarak değil, bir iman göstergesi olarak görür. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun.” (Maide, 8)
Bu emir sadece hâkimlere, siyasetçilere değil; hepimizedir. Çünkü haksızlık sadece yapanı değil, susup seyredeni de kirletir. Zulme karşı sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır.
Günümüz Türkiye’sinde yaşanan gelişmeler—seçilmiş bir belediye başkanının tutuklanması, sokaklarda yükselen protestolar, yeni anayasa tartışmaları—hepimize bir kez daha şunu hatırlatıyor:
Adalet, sadece bir siyasi mesele değil; ahlaki ve dini bir yükümlülüktür.
Ve en önemlisi:
Adalet, siyasi görüşe göre değişmez.
Adalet, sağcının da hakkıdır, solcunun da… Muhafazakârın da, liberallerin de, dindarın da, sekülerin de… Çünkü Allah’ın adaleti, kullar arasında ayrım yapmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kızım Fatıma da hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim” buyurarak, adaletin torpile, tanıdığa, kimliğe göre değişemeyeceğini bizzat öğretmiştir.
Bugün adaleti savunmak; bir partiyi değil, bir halkı savunmaktır. Bir görüşü değil, insanlığın ortak vicdanını savunmaktır. Zira siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hepimiz adil bir düzene muhtacız. Hepimiz çocuklarımızın, torunlarımızın güvenli ve adaletli bir ülkede yaşamasını istiyoruz. O zaman adalet için ayağa kalkmak, sadece bir hak değil; nesillerimize karşı bir görevdir.
Yönetenler İçin Hatırlatma
Adalet, güçle ölçülmez. Asıl güç, gücü adaletle sınırlayabilmektir. Makamlar geçicidir, ama adaletin karşısında verilen hesap ebedidir. Bir gün her yönetici, her sorumlu kişi, attığı her adımın hesabını Allah’a verecektir. Bu yüzden, yapılan her yasa, verilen her karar, kesilen her ceza “acaba adaletli mi?” diye sorgulanmalıdır.
Adalet, Toplumun Ortak Nefesidir
Bugün Türkiye’de farklı görüşlere, farklı inançlara sahip insanlar bir noktada birleşiyor: Adalet talebinde. Bu talep, ayrıştıran değil; birleştiren bir çağrıdır. Çünkü adalet varsa güven vardır. Adalet varsa huzur vardır. Ve adalet varsa, devlet ayakta kalır.
Adaletin sesi bazen bir hakimin dilinden çıkar, bazen bir annenin duasından, bazen de bir çocuğun gözyaşından… Ama unutmayalım:
Adaletin sesi kesilirse, Hakk’ın nefesi de çekilir.
Ve nefessiz kalan bir toplum, yaşamaz; sadece sürüklenir.
Bu yüzden bugün, kimsenin siyasi rengine, kimliğine, tercihine bakmadan; sadece insan olduğu için, herkes için adalet istemek, hem ahlaki bir duruş hem de kulluk sorumluluğudur.
Selam ve Dua ile
Zübeyt BOZKURT