Bugün sosyal medyada karşıma çıkan, AK Parti Genel Merkez resmi twitter hesabından paylaşılan bir video sonrası bir süredir zihin dünyamda dolaşan bu düşünceleri kaleme alma zamanının geldiğini fark ettim. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaman zaman kürsülerde sarf ettiği "İnsan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri" sözü bir kez daha canlandı gözlerimin önünde.

Sen onca eser inşaa et, onca icraat yap, doksanların karanlığındaki çarpık kentleşmenin odağı haline gelmiş bir kenti, iki binlerin aydınlığına adeta ihya ederek çıkar ancak tüm bunlar yok sayılsın, görmezden gelinsin, adın yalnızca şaibelerle, sürdürülemeyen, batırılan yatırımlarla anılsın. 

Bu pek adil değil sanki, en azından bana pek adil gelmiyor.

Doksanlı yıllara gitmek istiyorum ancak benim tevellütüm buna pek yetmiyor. Zaten o yıllarda Ankara'da da değildim, memleketim Çankırı'daydım. Ancak doksanlı yılların Ankara'sının, Türkiye'nin de en karanlık yılları olarak bilinen o dönemde hiç de iç açıcı olmadığını, şehrin birçok açıdan perişan halde ve hizmete, yatırıma, icraata susamış olduğunu herkes gibi ben de pek ala biliyorum.

Ankara'nın çöpünü, çamurunu, hava kirliliğini, saatlerce kilitlenen kavşaklarını, yoksulluklarını, yolsuzluklarını, işsizliklerini anlatamam, yaşayanlar zaten o günlere çoktan gitmiştir bile.

Öyle bir şehri, Türkiye'nin en yaşanılabilir kentlerinden birisi haline getiren, her türlü engellemelere, mahkeme kararlarına aldırış etmeden sayısız eserleri vatandaşların hizmetine sunan, organize sanayi bölgeleriyle, üniversiteleriyle Ankara'yı memur şehri olmaktan çıkaran ve Ankara'yı birçok açıdan hazır bir şehir haline dönüştüren eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'ten başkası değildir.

Bugün evinizden çıkıp işinize giderken veya şehrin bir ucundan diğer ucuna aracınızla seyir ederken tek bir trafik lambasına dahi takılmadan istediğiniz yere ulaşabiliyorsanız bu da Melih Gökçek'in başarısıdır. 

Şehrin merkezinde ve dört bir tarafında onlarca yeşil alan, rekreasyon alanları ailenizle veya dostlarınızla gidip nefes almanıza imkan sağlıyorsa bu da Melih Gökçek'in Ankara'ya kazandırdığı eserler sayesindedir.

Yeşil alan demişken AK Parti twitter hesabında yayınlanan videoda yer alan bayan Başkent Millet Bahçesi'nde çekilen tanıtım videosunda "Daha önce küçük parklar vardı mahallelerde ama yeterli olmuyordu. Yeşil alan merkezde pek fazla yok, uzak ilçelerde var" cümleleriyle devam ediyor.

Peki ya AK Parti belediyeciliğinin vizyon projelerini ortaya çıkaran Melih Gökçek tarafından inşaa edilen yeşil alanlar, rekreasyon alanları nerede? Mavi Göl, Göksu Parkı, Mogan Parkı, Dikmen Vadisi, Kuzey Ankara Vadisi, Esertepe Vadisi, Harikalar Diyarı, Seymenler Parkı, Altınpark, Ankapark nerede? Ya Cumhuriyet döneminin Kurtuluş Parkı, Gençlik Parkı, Atatürk Orman Çiftliği, Mansur Yavaş döneminde açılan Gazi Park Ankara merkezde değil mi? Peki ya Altınköy nerede?

Neyse; videodaki metni yazan kişinin Ankara'yı pek tanımadığı, Millet Bahçesi'ni öne çıkaracağım derken, onlarca projeyi rafa kaldırdığı aşikar. Zaten Başkent Millet Bahçesi tanıtım videosunda Ankaralı veya Ankara'da en çok yaşayan illerden birisi yerine pozitif ayrımcılıkla Rize'li bir ismin seçilmiş olması bile özensizliğin açıkça göstergesi. 

Biz konumuza dönecek olursak, ismi üzerinde yapılan her türlü spekülasyonlar bir tarafa Ankara'yı Ankara yapan adamdır Melih Gökçek. 

Siyasi nedenlerle engellenmeye çalışılan projeleri bile kimsenin dırdırına aldırmadan yapıp geçmiş, vatandaşların kullanımına açmış ve bu yönüyle de taraflı veya tarafsız bir çok kesimin takdirini kazanmıştır.

2017 yılında görevden istifa ettirilmesiyle birlikte göreve getirilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna tarafından da hem kendisine, hem ekibine, hem de projelerine hasımhane bir tavır alınmış, 25 yıllık eşi ve benzerine bir daha kolaylıkla erişilemeyecek hizmetleri tek çırpıda silinmiş, vatandaşlar nezdinde de itibarsızlaştırılmıştır.

Ankara'ya yeni bir vizyon kazandıracak olan projesi Ankapark'ı, kendisi görevde iken açmaya fırsat bulamamış, Mustafa Tuna döneminde alelacele açılmış ve ihale edilerek özel bir işletmenin tasarrufuna sunulmuştur.

Ne kadara mâl olduğu, kaç para harcandığı, bir rant elde edilip edilmediği bir tarafa, Ankapark Gökçek'in arzuladığı şekliyle hizmete açılabilmiş ve daimi çalışır hale getirilebilmiş olsaydı, Ankara çok şey kazanacak, yapılan yatırım harcaması ne kadar yüksek olursa olsun gündemde olmayacaktı. Ankara, özelikle çocuklar ve gençler açısından önemli bir sosyal alana kavuşacak, hem de yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği dolayısıyla tüm Ankaralıların istifade ettiği Ankapark ile yeni bir kapıyı daha aralayacaktı.

Benim kanaatim o ki Melih Gökçek görevde olsaydı buranın atıl halde kalmasına seyirci kalmaz, hangi engelleme, hangi mahkeme kararı olursa olsun buranın çürümesine, yeşil alanların kurumasına müsaade etmez ve burayı her ne şekilde olursa olsun, vatandaşların kullanımına açardı.

Çünkü Melih Gökçek'in Ankara'da çizdiği profil oydu. Protestoymuş, mimarlar odasıymış, mühendisler odasıymış, mahkemenin durdurma kararıymış bunlara bakacak olsaydı, ne Akay Kavşağı'nı yapabilirdi, ne Gar Kavşağı'nı, ne Odtü'den geçen Malazgirt Bulvarı'nı, ne de daha onlarca projeyi hayata geçirebilirdi.

Nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'ye yeni bir vizyon kazandırmış yeniden ihya ve inşa etmişse, Melih Gökçek de Ankara'yı ihya ve inşa etmiştir.

Ankapark'ın maliyeti tartışılabilir, muhalefet tarafından siyasi kazanım olarak da kullanılabilir ancak bunun da bir ömrü vardır ve bu siyasi tartışma da elbet biter, bir yere kadardır.

Ankapark üzerinden Melih Gökçek'i itibarsızlaştırmak ve 3 yıldır çürütülmesinin sorumlusu Melih Gökçek'miş gibi hala Melih Gökçek'in suçlanıyor olması çok ayrı bir meseledir.

Bana göre Ankapark'ın maliyetinin siyasi kullanım ömrü Mansur Yavaş döneminin ilk bir yılında dolmuştur. Ankapark bu haliyle Mansur Yavaş'a eksi yazmıştır. Vatandaşların gözündeki, benim de zaman zaman yaptığımız sokak röportajlarında şahit olduğum Mansur Yavaş'ı siyasetten ari, bir devlet adamı gibi görme hissiyatı yara almıştır. 

Ankapark'ın çürütülmesi, atıl hale gelmesi Melih Gökçek'ten bağımsızdır ve bunun sorumluları kimler ise açığa çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır. Melih Gökçek Ankapark'ı pırıl pırıl sağlam çalışır bir halde bırakmıştır. 

Toparlayacak olursak; Ankara'ya sayısız eserler kazandıran Melih Gökçek'in hizmetleri bilhassa kendi camiası tarafından görmezden geliniyor, yok sayılıyor ve muhalefete yem ediliyorsa bu gidişatla bir tane de Türkiye'yi ihya ve inşa eden adam yazısı yazmamız hasıl olabilir.

Benden uyarması...

İşte o video: