Birçok insan, dünya üzerinde eksiksiz ve mükemmel bir yaşamın kurulabileceğini sanır. Gerekli maddi imkânlar elde edildiğinde, bu dünyadaki yaşamın insanı tam olarak tatmin edebileceğini düşünür. En yaygın kanaate göre insan, maddi bir zenginlik, bu düşünce doğrultusunda gerçekleştirilmiş bir evlilik, diğer insanların gözünde saygınlık ve toplum içinde güçlü bir kariyer elde ettiğinde, kusursuz bir hayat kurmuş olur.

Oysa Kuranda bu tür bir bakış açısı şiddetle yerilmektedir. Aksine kuranda, dünya üzerinde sürdürdüğümüz yaşamın, asla eksiksiz, mükemmel ve sorunsuz olmayacağı bildirilmektedir. Çünkü dünya hayatı özellikle böyle tasarlanmıştır. 

 Dünya kelimesinin kökeni bu konuda çok önemli bir anlam içerir. Kelime, Arapçadaki deney sıfatından türemiştir. Deniy ise, alçak, düşük, basit, değersiz gibi anlamlara gelmektedir. Bu durumda dünya kelimesi de, bu sıfatlara haiz bir mekân anlamını taşır. 

Nitekim Kuranda, dünya hayatının değersizliği ve önemsizliği sık sık vurgulanır. Dünya hayatını güzel kıldığı düşünülen zenginlik, aile, statü, başarı gibi faktörler, kurana göre geçici ve aldatıcı birer metadan başka bir şey değildirler. Allah bir ayette dünya hayatı hakkında şunları bildirilmektedir:

Bilin ki dünya yaşayışı, ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir bezentidir ve aranızda bir övünmedir ve bir mal ve evlat çokluğu gayretidir ancak ve bunlardan ibarettir de; halbuki dünya yaşayışı, bir yağmura benzer, bitirdiği nebatlar, ekincileri şaşırtır, sevindirir, sonra kuruyuverir de bir de bakarsın, sapsarı olmuş, sararıp solmuş, sonra da un ufak olmuş, dağılıp gitmiş; ve ahiretteyse çetin bir azap var ve Allah'tan yargılanma ve razılık; ve dünya yaşayışı, ancak bir aldanış metaından ibarettir. Hadid suresi 20

İnsanın dünya hayatı dolayısıyla nasıl bir aldanışa kapıldığı şöyle açıklanır:

Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret, daha hayırlı ve süreklidir. Ala Suresi 16-17

Ayette bildirildiği gibi söz konusu kişiler dünya hayatını ahirete üstün tutmaktadır. Bunu yaparak, Allah’a iman etmemiş ve kuran ayetlerine yüz çevirmiş olmaktadır. Kuranda bu gibi kişiler “ bizimle karşılaşmayı ummayalar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin bulunlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar. Yunus 7

Şeklinde tanımlamakta ve hepsinin sonsuz cehennem azabıyla karşılık bulacakları bildirilmektedir. Elbette, dünya hayatının eksikliği, bu dünyada güzel şeylerin var olmadığı anlamına gelmez. Aksine, Allah dünyayı cenneti hatırlatacak pek çok güzel nimetle doldurmuştur. Fakat bu güzelliklerin yanına cehenneme ait olan eksiklik, çirkinlik ve kusurlar da katılmıştır. 

Dünyada, imtihan ortamının hikmeti gereği cennet ve cehenneme ait özellikler bir arada bulunurlar. Bu şekilde müminler hem cennet hem de cehennem hakkında fikir edinir, hem de kendilerini dünyadaki kısa ve geçici yaşama kaptırmak yerine, gerçek, kusursuz, eksiksiz ve sonsuz yaşam olan ahirete yönelirler. Allah’ın kulları için seçip beğendiği yaşam da işte bu ahiret hayatıdır. Ahiret, Kuran ayetlerinde insanların gerçek ve ebedi yurdu olarak tarif edilir.

Birçok insan dünyada mükemmel bir hayat kurabileceğini zanneder. Dünya hayatına özgü büyük kusur ve eksiklikleri ise,  son derece doğal özellikler olarak görür. Örneğin hasta olmak çoğu insana çok doğal gelir. Aynı şekilde yorgunluk, acı, sıkıntı gibi kavramlar da son derece olan şeyler olarak karşılanır.  Oysa dünya hayatına ait tüm eksiklikleri Allah çok büyük hikmetlerle yaratmıştır. İnsana düşen bu hikmetler üzerinde derin derin düşünmek ve bunlardan kendine öğütler çıkarmaktır.

İnsan hiçbir zaman hasta olmayabilir, hiçbir zaman yorulmayabilir, uymak ve dinlemek zorunda kalmayabilirdi. Hiç yorgunluk duymayacak bir güç ve enerjiye sahip olabilirdi. Allah dileseydi insanı tüm bu eksikliklerden ve kusurlardan arındırarak yaratabilirdi. Ancak Allah insanı bu şekilde yaratmakla ona kendi acizliğini ve zayıflığını göstermektedir.

İnsanın acizliği ve zafiyetiyle, Dünya hayatının her anında defalarca yüzleşmek zorunda kalır. Öncelikle çok değer verdiği bedeni ona bu durumu sürekli olarak hatırlatır. Her sabah uyandığın da şişmiş ve şekli bozulmuş bir yüzde güne başlar. Ağzından hoş olmayan bir tat ve koku, cildinde, saçlarında ve bedeninde rahatsızlık verecek bir kirlilik vardır. Eğer ayrıntılı bir temizlik yapmazsa, insan içine çıkamayacak durumdadır. Üstelik bu temizliği gün içinde sık sık tekrarlanması gerekmektedir. Çünkü üzerinde birkaç saat geçmesi,  sabah yapılan temizliği yok edecektir. Birkaç gün ayrıntılı temizlik yapmaması ise insani çok aciz ve çevresindekileri dahi rahatsız edecek bir duruma sokmaktadır.

İnsan bedeni, taş ya da metal gibi sağlam bey dayanıklı bir maddeden değil, son derece çürük bir malzeme olan etten yaratılmıştır. Bu etten oluşan beden, incecik bir deri ile kaplıdır; her an en ufak bir kazada bu deri yırtılabilir. Et de yapısı gereği son derece dayanıksızdır; basit darbelerden etkilenir, şekli bozulur, morarır ve yaralanır. Ve yaşlılıkla birlikte de eski canlılığını yitirmeye, buruşmaya ve pürüzsüz halini kaybetmeye başlar. Ölümle birlikte çürüme gerçekleşir. Toprağa konulduktan birkaç hafta sonra, beden parçalamaya başlar, kutlanır, bakteriler tarafından yenir ve yok olup toprağa karışır.

Tüm bunlar insana aczini göstermek ve dünyanın eksikliğini hatırlatmak için özel olarak yaratılmış kusurlardır. Oysa insan et yerine çok daha sağlam ve temiz bir malzemeden yaratılmış olabilirdi.  Acıdan, hastalıktan pislikten tamamen uzak olabilirdi. Tüm bunlar aslında, insanın Allah’a ne kadar muhtaç olduğunu ve acizliğini hissettirmek ve dünyanın ne denli eksik ve kusurlu bir yer olduğunu göstermek için var edilmektedir.

Kişi bu eksikliklere bakarak,  hem kendi acizliğini hem de diğer insanların dünya hayatındaki güç ve değerlerinin ne kadar geçici olduğunu anlayabilir. Gözünde büyüttüğü,  ilgisini çekmeye, takdirini toplamaya çalıştığı insanlar da kendisi kadar aciz, eksik ve kusurları olan, bakıma muhtaç insanlardır.

Ancak çoğu insan bunları kavrayamaz, var olan büyük eksiklik ve kusurları göremez. İşte bu nedenle de dünya hayatı ile tatmin bulur.  Aslında bu son derece büyük bir haksızlığın sonucudur ve cehaletin göstergelerindendir. 

Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi! Ankebut Suresi 64

 

Selam ve Dua İle

ZÜBEYT BOZKURT