“İnsanlık” kavramı, İçine geçmişte yaşamış, bugün yaşayan ve gelecekte yaşayacak tüm insanları alır. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, adalet, sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve dayanışma insana özgü ve bütün insanlar için ortak sayılabilecek üstün değerlerdir.

İnsan olmak bu değerleri içselleştirmeyi ve davranışlarımızda göstermeyi gerektirir. Erdemli insan her şeye bu değerlerin penceresinden bakar. Farklı inançta olanlara saygı duyulması gibi davranışlar insani değerlerinin gereğini yerine getirmektir.

Namazın bir ibadet olarak üstünlüğü ve ağırlığı tartışma konusu olamaz. İkinci bir ibadeti ona yaklaştıramayız bile. Bu bir kuraldır. Ancak namazın bu ağırlığı mesela orucun basitliği anlamına gelmez. Çünkü namaz ibadeti dinin direğidir.

Taşlar yerli yerine oturduğunda ise her taşın bir özgül ağırlığı muhakkak olacaktır.

Müslüman olarak yaşamak için namaz ibadeti ruhumuz kadar üstündür şüphesiz. İnsanlığı ayakta tutma gayretlerimiz ise namaz olmasa da namazın bulunduğu liste olan ibadet listesinde bilinmelidir.

İnsani paydadaki kardeşlerimizin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamadaki gayretlerimiz Rabbimizin ibadet gördüğü işlerdendir. Mihrabında kamet getirildikten sonra bile bekleyen Peygamber efendimizin bize bıraktığın mesaj budur.

Kimi gaflet ehlinin mesela namazı imal ettiği halde bazı insan işlerini yeterli bulmasına değinmeye gerek yoktur. En basit hesap işlemi ile yanlışlığı anlaşılabilecek bir akıl tutulmasıdır o anlayış.

İnsanların ihtiyaçlarına yardım etmek Allah‘ın rızasını kazandıran işlerdendi, İbadet ağırlıklıdır. Bir dernek çatısı altında veya sıradan bir şekilde ikinci bir insana yapılan sözlü, mali ve bedensel yardımın ibadet kalitesinde yapılması gerekir:

-Allah rızasını kastederek, ihlasla,

- Başa kakmadan bıktırıp usandırmadan teşekkür beklemeden,

- İşi yarım bırakmadan,

Yardım yapılanın yardım görüşmüşlüğünü gizleyerek, teşhir etmeden yapabilmek bir ibadet kalitesidir. Bu kalite, ahirette Rabbimden sevap bekleyen herkesin hedefi olmalıdır.

İnsanlara yararlı olmak, bizim yaşam hedeflerimizden biri olduğu kadar yetiştirdiğimiz nesillerin eğitim malzemelerinden de biri olmalıdır. Önümüze konan standart ölçü şudur:

Mümin uyumlu ve kendisi ile geçinebilen biridir. Uyumlu olmayan da hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.

Bir Müslümanın kendisi veya ailesinden biri ile alakalı sıkıntılarından birinin giderilmesine yardımcı olmak, aç olanın açlığını gidermeye çalışmak, bunu yapmayanın ise yapabilecek birini aracı olması ahiret sıkıntılarından bir sıkıntının giderilmesi sebeplerindendir.

Bir ahiret kurtarma umudu için güzel söz, Bir miktar para, bedensel bir destek, bilgi aktarımı, eldeki makam ve benzeri imkanları aracı yapma, nasihat etme, güzel örnek olma ile yapılabilir bir iştir bu.

İyilik yapılacak kimselerin ötelerde olan birileri olması gerekmez. En yakınımızdaki ebeveynimiz, çocuklarımız, diğer aile fertlerimiz, akrabalarımız, komşularımız, yetimler, işçilerimiz, işçi arkadaşlarımız, dilenenler hatta hayvanlar bu iyiliğimize muhataptırlar.

Şöyle bir ölçü koyabiliriz:

Biz Allah’ın kuluyuz onun her mahluku bizim yardımımız için adaydır. İş adamları, dünyanın her yerinde iyilik için kapısına başvurulan kimselerdir. Devletin vergisinden düşünmekten Allah’ın rızasını kazanmaya kadar pek çok etken ile onlar insanlara yardım ederler. İş adamlarının işçilerin üzerindeki hukuk bakımından dikkat edecekleri şöyle bir ayrıntı, onların birbirine yardımdan önce gelebilir:

İşçinin sözleşmeye uygun olarak hakkını eksiksiz verilmesi, iş ortamında insanca bulunmasının sağlanması bir yardım türüdür. İnsan gücünün zorlanacağı işlerin verilmemesi gibi yasal bağlayıcılara gerek kalmadan bir Müslümanın göstermesi gereken anlayış insani inceliklerden bir demettir.

Selam ve Dua ile

Zübeyt BOZKURT