O İslami gruplar, yönelmeler ve partiler, İslam için gerekli olan mükemmel çalışmayı yapmıyorlar. Küfürden, isteme doğru büyük bir geçiş gerçekleştirebilen çalışmayı. İslam âlemini, günahkâr batı medeniyetinin tahakkümünden, küfür ve tağut hakimiyetinden kurtarabilen çalışmayı. Müslüman ferdi, Müslüman eri, Müslüman toplumu ve yüce Allah’ın indirdiği kitapla hükmeden Müslüman devleti oluşturmayı hedef edinen çalışmayı yapmıyorlar.

Bundan dolayı, bütün bu grupların çalışmaları, faydasız ve kusurlu kalır. Üstelik bu çalışmaların bazıları, İslam adına, büyük kötülüklerin yapılmasına sebep olur. Bu grupların parçalanmaları ve çalışmalarındaki kusurları, bazen İslam dininin parçalayıcı ve noksan bir din olduğu intibaını verir. İslam dini, bölücü ve kusuru olmaktan tamamen münezzehtir. Ve bu parçalanma ve kusurlu çalışmalar, bazen uydurma nizamların karşısındaki tehlikeleri azaltır ve Müslümanların uydurma nizamlara karşı Çıkmalarını uygun görmezler. Böylece bu nizamların devam etmelerine ve kalıcı olmalarına yardım ederler.

Köklü bir değişiklik yapmak ve köklü bir değişiklik için hazırlanmış temel üzerinde kurulan İslam için çalışan, İslami bir bütün olarak kabul eden ve İslam’ın bütün hükümlerini tatbik etmek için uğraşan çalışma her ne kadar bu çalışmada bazen aciz kalırsa ve bazen bu çalışmanın bazı aşamalarında sürçse bile isimleri ve dış görünüşleri ne olursa olsun bu çalışma esas strateji temsil eden en doğru ve kusursuz bir çalışmadır.

Çünkü İslam ülkeleri ve yurtları ne kadar birbirinden uzak olursa olsun, böyle bir çalışmada İslam ülkeleri anlayış birliği, metot birliği, yol birliği ve gaye birliğinde birleşirler.

Şehit imam Hasan El Benna Allah onlar razı olsun, İslam için çalışan ve gurubun vasıflarını en açık bir şekilde ifade ederek şöyle demiştir:

Ey kardeşler! Siz hayırlı işlerle uğraşan bir cemiyet değilsiniz. Siyasi bir parti değilsiniz. Sınırlı gayeler için çalışan yerel bir meclis değilsiniz. Fakat siz, bu ümmetin kalbinde cereyan eden ve onu kuran hükümleri vasıtasıyla dirilten yeni bir ruhsunuz. Parlayan ve madde karanlığını Allah’ın marifeti ile ortadan kaldıran yeni bir nur gibisiniz.

İslami harekete bağlı olmak yalnız bu hareketle mensup olmayı ve bu hareketin dosyalarına isim kaydettirmeyi kabullenmekle olmaz. Yalnız, bu hareketin konferanslarına, merkezlerine gidip gelmek ve toplantılarına katılmakla gerçekleşmez. Ancak bu harekete mensup olmak, şekli, sınır sal ve görüntü ile ilgili niteliklerin boyutlarını aşmalıdır. Kuvvetli inancı ve bağlılığı destekleyen boyutlarda olmalıdır.

İslam’ı harekete mensup olmamızda, her şeyden önce idrak etmemiz gereken ilk fikir, inançla ilgili yönüdür. Çünkü bu hareket, siyasi birleşmelerde bilinen şahsi bağlılığı ve hareketin yok olması ve mahvolmasının mikrobu sayılan yüzeysel ve şahsi bağlılığı reddeder.

Öyle ise İslami harekete mensup olmak, her şeyden önce bu dine bağlı olmaktır.

İslami harekete bağlı olmak, ikinci derecede de, yüce Allah‘ın emirlerine boyun eğmek, O’nu rahmetini ve rızasını aramaktır. Bu husus, Şahısların ölümünden veya herhangi bir sebepten dolayı davet sahasında kaybolmalarından, İslami harekete mensup olmayı etkilemez bir hale getirir. Çünkü İslami harekete bağlı olmak, fertleri, Allah’a bağlı kılar ve onları yüce Allah’a inanma etrafında birleştirir. Bu durum, gerçekten bu davetin ebedileşmesinin, kalıcılığının ve devam etmesinin sınırıdır.

Hazreti Peygamber’in vefat haberini aldığında heyecanlanan Hazreti Ömer ve bütün Müslümanlara Hazreti Ebu Bekir şöyle dedi:

Sizden kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Kim Allah’a ibadet ediyorsa bilsin ki Allah sağdır, asla ölmeyecektir. Buhari

İslam uğurunda ölünceye kadar savaşmak üzere sana söz verenler gerçekte Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli de onların ellerinin üstündedir. Kim ahdini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur ve kim Allah’a verdiği sözü tutarsa Allah ona büyük bir mükafat verecektir. Fetih süresi 10

İslami hareket, aynı şekilde yalnız gönül ile veya sempatizanlık şeklindeki bağlılığı da reddeder. Çünkü İslam, kâinat, insan ve hayatı sınırlı kavramlar üzerinde kurulan bir hayat nizamıdır. İslam için çalışmanın hedefi, İslam Nizam’ının toplumda gerçekleştirilmesidir. Bu nizami kavrayarak, derinlemesine ve mahalli olarak gerçekleştirmektir.

Bundan dolayı, inanç ve faaliyetle ilgili anlayış ve faaliyete devam etmek İslami harekete bağlı olmak için şart olan boyutlardan sayılır. Hatta bu davada ve onun için yapılan çalışma üzerinde sebat etmek, İslami yolda kalmak, davada üretimi gerçekleştirmek, bu hareketin bütün boyutlarını iyice anlamayı gerektirir. Bu yolda dökülenlerin veya bu yolu süratle terk edenlerin çoğu, bu yolun boyutlarını anlamadıkları halde herhangi bir vesileyle bu yolda gönüllü olarak yürüyen sempatik ile yola çıkan kimselerdir.

İslami hareket, menfaat için bu hareketin mensup olmayı da reddeder. Yani insanların, bazı şahsi maksatlarını ve yararlarını gerçekleştirmeye teşebbüs ettikleri ve bu katılma ile bazı özel, maddi ve sosyal menfaatlerini kavuşmaya tevessül ettikleri bağlılığı kastediyoruz.

Selam ve Dua ile

Zübeyt BOZKURT