Kâinatın Sultanı olan Allah; Bizi taş yapmamış, ot yapmamış, hayvan yapmamış, insan olarak yaratmış. Bir İslam beldesinde Müslüman ana babadan vücut âlemine çıkmamızı Murad eylemiş. İslamiyet nimetiyle niyetlendirmiş ki, akıldan sonra en büyük nimettir.
Cenabı Hakk’a hadsız hamdüsenalar olsun, zerreler adedince şükürler olsun ki İslamiyet nimetini almışız, İslamiyet’i kabul etmişiz, Müslüman olmuşuz.
Ben bir Müslümanım. Yani Müslüman kelimesi ne ifade ediyorsa işte ben o’yum. La ilahe illallah deyip Cenabı Hakk’a Tevhid-i iman etmişim. Allah’ı, bütün isimlerinden, sıfatlarında, filmlerinde, şuurlarında birlemişim. Ondan başka ilah, Ondan başka hâkim, ondan başka rızık verici, ondan başka şifa verici, ondan başka kudret sahibi, ondan başka büyük, ondan başka güç sahibi, ondan başka Kemal ve Cemal sahibi olmadığına iman getirmişim.
Sonra, Muhammed Resulullah deyip kâinatın efendisine inanıp onun getirdikleri Ahkâm-i kabullenmiş Baş göz üzerine diyerek itaat etmeye söz vermişim.
İslamiyet, Allah‘ın seçtiği, beğendiği ve kıyamete kadar bütün insanların kabullenmesini murad ettiği dindir.
İslamiyet, hayat dinidir. Yani hayatın her sahasına, her safhasına nüfuz etmiş, esaslar vazetmiştir.
Elhamdülillah ben Müslümanım, günde beş vakit namazda, Rabbime, emirlerine itaat edeceğime dair söz veriyorum. O emirler içerisinde, Allah‘ın sevdiklerini sevmek, sevmediklerini sevmemek te vardır.
Müslüman şefkatlidir. Mahlukata ve hukumu altındakilere şefkat eder. Müslüman hâkim olduğu zaman, bütün insanlık huzura ve rahata kavuşur.
Hazreti Ömer fetihten sonra Kudüs’e gittiğinde korku içerisinde bekleşen bütün gayrimüslimleri rahatlatmış, bütün temel insan hak ve hürriyetlerini sağlayacaklarını garanti etmişti.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a girdiğinde, dehşete kapılmış Bizanslılara, bütün hakları hürriyetlerini vermiş ve garanti altına almıştı.
İslamiyet ehli zimmiye, İslamiyet’in hâkim olduğu yerlerde yaşayan ve arada anlaşma bulunan gayrimüslime eziyet edilmesini şiddetle yasaklamıştır. İşte hoşgörü budur. Gerçek hoşgörü, İslam’ın hâkim olduğu yerde tezahür eder.
Müslümanların vasıfları bellidir. Bunlardan birisi de kâfirlere karşı şiddetli, müminlere karşı pek merhametli ve şefkatli olmaktır.
Münafık, kâfir, Allah‘ın hükümlerinin düşmanıdır. Dağlar, taşlar, otlar, hayvanlar, tespih ederken, tahmid ederken, kâfirler inkâr etmekte, bütün mevcudatın fıtri ibadetini ve imanını tekzip etmektedir. Onun için gerçek vahşi onlardır.
Parçalanmaktan lezzet alan canavara sevgi ve hoşgörü gösterilir mi?
Ben Müslümanım. Fetih süresinde Rabbim ferman buyurduğu üzere, “Müminlere karşı merhametli ve şefkatli, kâfirlere karşı şiddetli olmak” benim şiarımdır. Öyle olmalıdır.
Adama bakıyorsun, ense kulak yerinde, kelli felli, Unvan etiket tamam, ağzı iyi laf yapıyor. Çıkıyor ekrana başlıyor dili düdük gibi ötmeye. Bütün hadis Şerifi inkâr ediyor. Artık gerisini siz düşünün. Hadisi kabullenmemek demek, Resulullah’ı kabullenmemek demek. Bunu yapan sahabe kiramı, müçtehidi, mezhep imamlarını, Evliyayı kabullenebilir mi?
Bizler Resulullah’ı canımızdan çok seviyoruz. Sünneti seniyenin tamamını yerine getirme sekte hepsini kabulleniyoruz baş göz üstüne diyoruz.
Öyle ise Allah‘ın dinine, Allah’ın dinini kabullenenlere düşman olan, İslamiyet denilince Müslümanlardan bahsedilince öfkesinden dudaklarını kemiren zındıklara ‘da hoşgörü gösterisinde bulunamam. Onlara güler yüz gösteremem.
Hoşgörünün “h” sinde nasibi olmayanlar, Müslümanlara kan kusturmak için çalışanlar, “Bu nasıl hoşgörü?” Diye demagoji yapmasınlar. Parçalanmaktan zevk alan canavarlara karşı hoşgörü gösterisinde bulunmak, ahmaklıktır.
Elhamdülillah ben Müslümanım. Allah‘ın bütün hükümlerine boyun eğmişim. Rabbim ne emretmişse onu kabullenmişim.
Bizler, Resulullah’ın yolunda yürüyen sahabe kiramı, müçtehitleri, müceddidleri, evliyayı, asfiyayı da seviyoruz.
İmamı Azam’ı, İmamın Şafii’yi, İmam Ahmet bin Hanbeli, İmam Maliki, İmam Maturudiyi, İmam Eş ’ari yi, Abdulkadir Geylani’yi, Şahı Nakşibendi, İmam Rabbaniyi, İmam Gazali’yi, Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, yani sayısız Allah dostlarını çok seviyoruz.
Bizler, Bediüzzaman’ı, Süleyman Hilmi Efendiyi, Gönenli Mehmet efendiyi, Mehmet Zahit Kotku Efendiyi, Ramazan Oğlu Mahmut Sami Efendiyi ve bu vatana İslam mührünü vuran, İsimlerini yazamadığımız Allah dostlarını çok seviyoruz. Bizler hala hayatta olan Allah dostlarını ömürlerini uzun eylesin diye dua ettiğimiz, Allah dostlarını çok seviyoruz.
Evet İslam kaynat ve kitaptır. Manası ise Esma ve sıfatı ilahiyedir. Onun muhatabı ise insandır.
Biz Allah‘ın Resul’ünü, Onun hadisi şeriflerini, Kuranı ve sünneti rehber edinen Allah dostlarını seviyoruz.
Var mı diyeceğiniz?!……
Selam ve Dua ile
Zübeyt BOZKURT