Davetçi sağlam bir akide ile dine ve Allah’a bağlı olmalı, Allah’la devamlı irtibat halinde bulunmalı, onu rızasını talep ederek, ecrini yalnızca ondan isteyerek, onun yardımına güvenerek ve O’na tevekkül ederek, ihlas ve samimiyet içerisinde tebliğ mükellefiyetini ifaya çalışmalıdır.
Tebliğcinin köklü imanını, karşına çıkan hiçbir zorluk, felaket, darlık ve sıkıntı sarsamaz. Kendi durumu ne kadar zayıf, beraberindekiler ne kadar az da olsa; İslam düşmanlarının durumu ne kadar kuvvetli ve muhkem, sayıları ne kadar çok olursa olsun, durum değişmez. Hatta tek başına kalsa dahi durum değişmez.
Kulun Rabbini ve Rabbin de kulunu sevmesi, Kuranın işaret ettiği imanın netice ve meyvelerden birisidir. O onları sever, onlarda onu severler. Maide süresi 54. Sevgi Hiç şüphesiz köklü imanın meyvelerindendir. İmanın diğer meyvelerinden biri de Allah’tan korkudur. Allah’ı tanıyıp bilen ondan korkar ve artık insanların hiçbirinden korkmaz.
Allaha iman etmek demek, yalnızca ondan yardım dilemek, yalnızca ona tevekkül ve yalnızca ona dua etmek, ona güvenip dayanmayı gerektirir. Allah’tan başka yaratan, Allah’tan başka rızıklandıran, Allah’tan başka öldüren ve yeniden diriltip hesaba çekecek olan bulunmadığına göre, Allah ‘ın dilediğini geri çevirecek, onun o dediğine olma diyebilecek, geceyi kıyamete kadar uzattığında geceyi getirebilecek hiçbir varlığı bulunmadığına göre, korkulması, dua edilmesi, yardım beklenilmesi ve veli edinilmesi gereken yalnızca Allah’tır.
Sizin, Allah’tan başka ne yardımcınız ne de veliniz yoktur. Bakara Suresi 107
Müminlerin velisi Allah’tır, onları karanlıklardan nura çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tağuttur, onları nurdan karanlıklara sokar. Bakara süresi 257
Allah rahmetinden umudunu kesmemek de imanın meyvelerindendir. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları affeder. Zümer süresi 53
Allah’ın rahmetinden, kâfirlerden başkası ümidini kesmez. Hicr Suresi 56
İlim, davette vazgeçilmez bir unsurdur. Davetçi, İslam’ı tebliğ edebilmek için her şeyden evvel, tebliğ edeceği esasları, İslam’ın emir ve prensiplerini, Kuran ve sünneti çok iyi bilecektir.
Esasen yapılacak şeyin ne olursa olsun, bir şey yapmadan önce onu bilmek, gayeye ulaşmak ve maksada uygun amel işlemek için zorunludur.
Davetçi bilmesi lazım olanı bilmezse, istediği şeyin cahillik demektir; tutarsızlık, dengesizlik, ölçüsüzlük içerisine düşer. Allah ve Peygamberi hakkında bilmeden laf eder.
Her ne kadar davetçinin bilgi düzeyi bu olması gerekiyorsa da asıl olan, davetçinin öğrendiği kadarını insanlara aktarmasıdır. Bildiklerini yaşayıp insanlara anlattığı takdirde, yeni şeyler öğrenmek için de az gayret sarf eden davetçi, kademeli olarak ideal bilgi düzeyine ulaşacaktır.
De ki; benim yolum budur, ben ve bana tabi olanlar, basiret üzere insanları Allah’a çağırırız. Allah‘ın noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben, asla Allah’a ortak koşanlardan değilim. Yusuf süresi 108 Peygamber ve izleyicileri, Allah’ın dinine basiret üzere davet etmeli, söylediklerini delil ve ispat ile pekiştirmelidir.
Hele İslâm iyi öğreneyim de insanları ondan sonra anlatayım gibi bir anlayış, hayırlı ameli gelecek tehir etmektir ki bu şeytanın vesvesesidir. Her Müslümanın bilgi düzeyi ne olursa olsun diğer insanlara ulaştıracağı bir şeyler mutlaka vardır.
Selam ve Dua ile
Zübeyt BOZKURT