Bilim kurgu filmlerinde aslında ne kadar da çok izlemiştik, dünyayı tehdit eden tehlikeleri.

Dünyanın sonunun geldiğini, insan ırkının yok olduğunu ve insanlığın başına musallat olan nice felaket senaryolarını.

Filmlerde izlediğimiz ölüm ile yaşam arasındaki amansız mücadeleyi ve insanoğlunun aslında ne kadar çaresiz olduğunu bu kez filmde değil bizzat yaşayarak müşahede ediyoruz.

Çin’in Wuhan kentinde yaşananlar insanın kendi varlığını sorgulaması için ne de yeterli bir örnek gören gözler için.

Ölümcül virüsün bazı hayvan türlerinin yenilmesinden türediği konuşulsa da insanın aklına farklı hesapları olan kirli eller tarafından laboratuvar ortamında üretilmiş yapay bir virüs olabileceği ihtimali de gelmiyor değil.

Tüm dünyayı alarm durumuna geçiren Corona virüsü henüz ülkemize ulaşmamasına rağmen, ülkemizde de çeşitli söylentilerin, spekülatif, provokatif haberlerin bir parçası olarak kullanılmaya başlandı.

Çin’de virüs tehdidi altında olan Türk vatandaşlarının durumu ise bir başka soru işaretiydi ancak devletimiz ve hükümetimiz bu konuda otoritesini ortaya koyarak tereyağından kıl çeker gibi bir operasyonla Çin’deki vatandaşlarımızı yurtlarına kavuşturdu.

Sağlık Bakanlığı’mızın organizasyonu ile ambulansa çevrilen Türk Silahlı Kuvvetlerine ait A400 M tipi askeri kargo uçağıyla 42 kişi yaklaşık 32 saatlik tahliye operasyonunun ardından, Ankara Etimesgut Askeri Havalimanı’na getirildi. Oradan da operasyona katılan personellerle birlikte toplan 62 kişi Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi’ne sevk edilerek, 14 günlük karantina sürecine alındı.

Operasyonun başarısı hem vatandaşlarımızın sağlığı, hem de devletimizin kudreti ve ferasetinin bir kez daha görülmesi açısından önem taşıyordu.

Nitekim Türk devletinin vatandaşına dünyanın neresinde olursa olsun sahip çıkıyor olduğu çıkarımının algı değil bir gerçeklik olduğu ortaya çıktı.

Biz geçmişte bunu yalnızca kendisini ayrıcalıklı hisseden bazı ülkelerin vatandaşlarının karıştığı hadiseler üzerinden filmlerde izlemiştik.

14 günlük karantina sürecinde 5 gün geride kaldı. Şuan için her şey planlandığı şekilde ilerliyor. Tüm ihtimaller göz önünde bulundurularak yapılan profesyonel çalışma neticesini vermiş durumda.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya, hatta bizzat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamaya göre Türkiye’de corona virüsüne rastlanılmadı. Yurt dışından gelen yolcular da ince elenip sık dokunarak kontrol ediliyor. Buna rağmen sosyal medya çığırtkanları boş durmuyor.

Ülkede kaotik bir ortamın oluşmasını fırsat kollayan kim oldukları belirsiz birileri çıkıyor whatsapp üzerinden sesli mesajlar yayınlayıp provokasyon yapıyor.

Kimi vatandaşlar da “Bu nedir, bu konuşmayı yapan kimdir, yetkisi nedir” hiçbir sorgulama yapmadan fütursuzca bunu paylaşarak farkında olmadan provokatörlere hizmet ediyor.

Cevap yazıyorsun veya arayıp soruyorsun neden böyle bir ses kaydı gönderdin diye neymiş efendim “bana da bir arkadaşım gönderdi”

Ya arkadaş her gelene inanmak, her şeyi paylaşmak zorunda mısınız? Burası Muz Cumhuriyeti değil, burada ne yaptığını bilen güçlü bir devlet var. Bir açıklama yapılacaksa çıkar ilgili kurumun yetkilileri en şeffaf şekliyle yaparlar.

Bu tür provokatif söylemler için bu yalnızca bir örnek.

Whatsapp duyuru bakanlığı kuruldu da bizim mi haberimiz yok. Biraz akıllı olsun…