YARAMAZ ÇOCUK !!!
Çocuklarımızın ilk adımlarını atmaya başlamalarıyla beraber yepyeni bir dünyaya karşı merak ve ilgi duyguları da aynı oranda artış göstermektedir. Çocuklarımız bu merak duygularını bazen çok fazla konuşmalarıyla bazen ise fazlaca hareketlilikleriyle tatmin ederler. Henüz zaman ve mekân kavramları gelişmediği ve kurallarla da tanışmadıkları için oldukça kontrolsüz bir güç olarak çevreleriyle kaynaşmaya başlarlar.
Özellikle 2-5 yaş grubu çocuklarımız düşünerek hareket etmektense önce eylem yapmayı ardından sonuçlarını düşünmeyi tercih ettikleri için bu yaş grubu çocuklarımıza bir şeyleri kırıp dökmeden ya da kendilerine zarar vermeden önce uyarılarda bulunmak oldukça doğru bir davranış olacaktır. Misafirliğe ya da alışverişe gitmeden önce çocuklarımıza kuralları hatırlatmak ve onları nasıl davranacakları noktasında uyarmak bu gibi ortamlarda yanlışlar yaptıktan sonra çocuklarımıza kızmaktan daha etkili olmaktadır.
Esasında çocuklarımızın yaramazlık yapmaları, aşırı konuşmaları veya çok hareketli olmaları belli ihtiyaçlarının karşılanamamasının bir tezahürüdür. Çocuklarımızın yaptıkları davranışların sonuçlarını yargılamaktansa bu davranışları gösterme eğilimlerinin sebeplerini araştırmamız gerekmektedir. Bazen yoğun tempomuzda ihmal ettiğimiz çocuklarımızın sadece gereksiz sesler çıkartarak veya koltuktan koltuğa zıplayarak ilgimizi çekmeye çalışmaları ve hatta eşyalarımıza zarar vermeleri dahi muhtaç oldukları beğenilme, kendini ifade edebilme gibi isteklerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çocuklarımızın ilgi ve ihtiyaçlarını gerekli oranda karşılıyorsak yaramazlıklarına vereceğimiz cevapla ilgisiz kalmış bir çocuğumuzun yaramazlığına vereceğimiz cevabın elbette farklı olması gerekir. Buna karşın yine de YARAMAZLIK kuralları ihlal etmek ve bulunduğumuz ortamın düzenine zarar vermek olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yaramazlığın sebeplerini göz ardı etmeden çözümlerine odaklanmamız gerekmektedir.
Çocuklarımızın en etkili ve en kalıcı öğrenme yöntemlerinin başında TAKLİT ETME yetenekleri gelmektedir. Dolayısıyla tasvip ettiğimiz davranışları kendi yaşamımızda ne kadar sıklıkla uygularsak çocuklarımız da sadece bizleri taklit ederek çok kısa bir sürede bu davranışları kazanacaklardır.
Çocuklarımızla iletişimde SEN dili yerine BEN dilini kullanmak onların EMPATİ duygusuyla tanışma sürecini çok hızlandıracaktır. Yaptıkları yanlışlar karşısında “sen insanları üzüyorsun ya da sen sürekli hatalar yapıyorsun” yerine “ben çok üzülüyorum, ben çok kaygılanıyorum” şeklindeki ifadeleriniz çocuklarımızın sizin duygularınızı anlayabilmeleri açısından çok önemlidir.
Küçük yaş grubu çocuklarımızda yanlışların altının çizilmemesi ve çok büyük tepkiler verilmemesi esastır. Bazen küçük şeyleri görmezden gelmek bile çocuğumuzun yanlışlarından hızlı bir şekilde vazgeçmesini sağlayacaktır.
Kıymetli anne ve babalar, unutmamalıyız ki çocuklarımızın yaramazlıklarının amacı bize, evimize ya da çevremize zarar vermek, bizleri kızdırmak değildir. Yaramazlık çoğu kez çocuklarımızın mutsuzluklarının, ailelerinin onlara ilgisizliklerinin, hırçınlıklarının bir dışa vurumudur ve hatta çocuklarımızın sırf kendilerini bizlere daha çok gösterebilmeleri için yaptıkları istemsiz hatalardır.
“Çocuklarımızın yaramazlıklarına tepki vermeden önce sadece 5 dakika sebeplerini düşünmemiz belki de o minicik yüreklerde büyük yaralar açmaktan bizleri kurtaracaktır.”