Allah’ın sana imandan sonraki en büyük ihsanı olan sıhhat ve afiyet durumunu, yeni yeni şehirler kurmak için kullan. Yastığa başını koyduğunda şehir kur. Uyanıp abdest aldığında, kapıdan çıkarken şehirler kurmak için yola koyul. Attığın her adım bir tuğla olsun. Konuştuğun her cümlen, kurduğun şehirlerin imarında harç olsun, boya olsun, renk versin. Sana ve senin İMANINA rağmen kurulmuş, senin içinde beton yığınları altında ezilmeye mahkûm edildiği şehirlerin yerine yenilerini tasarla.
Asla bugünün düne benzemesin. Her doğan güneş sen de bir yenilik müjdesi getirsin. Bugünün dününden, yarının da bugünden ileride olsun. Yüksel ve açıl Allah’ın mülkünde. Arşa kadar uzanmadan oturmak olmasın senin lisanında. Göklere dalmadan, Fezaları aşmadan düşünmekten vazgeçme.
Mus’ab ol, şehirler kur. Kurduğun şehirler, bütün insanları ve melekleri barındıracak çapta olsun. Toprağınla, köyünle, kasabanla daraltma şehirlerini; akrabaların ve bildiklerinin üzerine tapulama. İnsan nev’ine açıl mümini barındır.
Kurduğun şehirleri, asırlara hitap edecek şekilde kurma.
İki asır, Üç asır sonra yenilenmesi gerekli olmasın. Bir kuruluş yap ki ebedi olsun. İsrafil‘e kadar sürsün. Kendini canlı tutan, sele fırtınaya kapılmayan, ateşte yanmayan, rüzgârda eksimeyen, yakıcı güneşlerde rengi dolmayan, zamanın aşındıramadığı yapıların bulunduğu medeniyet merkezleri oluştur.
Evet her insan emin insandır.
Sözüne, gözüne, kucağına, eline, ayağına, cebine güvenilir.
Emanetini kaybetmeyi dinini kaybetmek olarak bilir. Dinini koruduğu kadar eminliğini de korur.
Sen bu şehirlerden her gece birini kur, yükselt. Yattığın yatakların senin proje çizdiğin masaların gibi olsun. Yürüdüğün yollar, medeniyetinin harcını yoğurduğu. Tekneler gibi olsun. Beraber oldukların, seninle görüşenler ve senin görüştüklerin mimar arkadaşların gibi olsun. İşten anlamayanla vakit kaybetmeyesin; senin işin çok, vaktin azdır. Bütün insanları ve yeryüzüne inmekle mükellef melekleri barındıracak, Şeytana ve avamına karşı kurulmuş medineler kuracaksın. Sana, senin gibi olacaktan başkası yüktür. Onlar seni oyalamadan sen onlardan uzak kal. Yatağını çalışma masası, yollarını iş yeri yapamayandan senin alacağın yoktur. Onlar, Kurulu şehirlerin beton enkazı altında kalmış acizlerdir. Sen ise betonların en kazı üzerinde yeni bir medeniyet kuracaksın. Senin gecelerin iş üretme, gündüzlerin de iş tatbik etme zamanıdır. Asırlardır medeniyetsiz kalmış nesiller seni bekler dururken zamanın değerlidir.
Şehirler kur, medeniyetler yükselt. O şehirlerde en üstün söz, yegâne kural Allah’a ait olsun. Hak yükselsin, batıl zail olsun orada. İnsanlar, insan olmanın onuru olan imanla müşerref olsun. Mümin aziz olsun oralarda.
Ezanları yüreklerden okunsun, Beyza yayılsın senin şehirlerin şehirlerinin. Kuranı ve kâinatı okuyan talebelerin medreseleri ile doldur şehirleri. İnsanlar ve ağaçlar secdeye kapansın, rahmet yağsın semalarından, toprağı bereket çıkarsın.
Zalimleri olmadığı şehirler kur.
Ensarı olan, muhacirin ezilmediği ve dilenmediği, taşın insana hükmetmediği, malın tapınılmadığı, kadının kadın, erkeğin de erkek olduğu, Her doğan çocukla ümmetinin peygamber aleyhi selama övünç kaynağı olacağı şehirler kur, O şehirlerde yaşa.
Sen mimarsın, harbe dünyayı mamur hale getirecek umutsun sen. Taşın insanı esir etmediği diyarlar bul bize. Yolları batıla götürmesin, sahilleri can almasın, toprağı çürümüş olmasın oraların.
Sonra da sen, o kurduğun şehirlerin çöllerine yalın ayak, gömleksiz gittiğin gibi bir gün Rabbine kavuştuğunda arkanda servetler bırakma. Kurduğun şehirler seni ihya etmiş olmasın. O kendin için yaşamış olma, kendine biriktirme. En kazı üzerinde medeniyet kurduğun uygarlıkların kültürüne ve yaşam tarzına takılıp kalma. Seni, yastığında kurduğun hayallerin gibi bilsin melekler. Berrak ol, Berrak kal. Nesiller senin omuzuna basıp yükselsin, sen de onlara tuttun ve yüksel.
Kur şehirlerimizi ey mimarımız! Daralan yüreklerimize esenlikler getirecek rüzgârların estiği vadileri aç bizi. Kurtar bizi betonlardan, kolonlardan. Bize yeni kardeşler, eskimez dostluklar getir.
Umuttun, umutsun.
Mus’ab’dın yine Mus’ab’sın.
Yeter ki sen, çöllerimize şehirler kur. Her gece bir şehir kur. Her gün bir şehir aç bize. Sonra da bize sabrı öğret, seni bekleyelim, seninle dolalım ey arşın gölgesinde ki genç.
Selam ve Dua ile
Zübeyt BOZKURT